cash. TEFSİR Müfessirlerin çoğuna göre bu âyetlerde yer alan ifadeler, Yûsuf peygamberin kralın elçisine söylediği sözlerden ibarettir. O bu sözlerle, kralın davetini kabul ederek zindandan neden bir an önce çıkmadığını, kadınların hesaba çekilmesini neden istediğini müfessirler ise bu sözleri Aziz’in hanımına nispet etmektedir. Buna göre o hanım sözüne devamla, kendisinin Yûsuf’un gıyâbında ona hıyânet etmediğini, doğruyu söylediğini Yûsuf bilsin diye hakikati itiraf ettiğini, çünkü Allah’ın, hâinlerin hile ve tuzaklarını asla başarıya ulaştırmayacağını artık anladığını belirtmek istemiştir. Bununla beraber kendisini temize çıkarmadığını, her zaman kötülük yapmayı emreden nefse bir kere uymuş olduğunu; ancak çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olan Allah’ın koruduğu kimselerin nefsin şerrinden kurtulacaklarını; doğruyu söylediği için de Rabbinin mağfiret ve rahmetini ümit ettiğini iki ihtimale göre de 53. âyette zikredilen “Rabbimin merhamet edip koruduğu kimseler dışında, nefis insana sürekli kötülüğü emreder” beyânı, dikkatleri, terbiye ve tezkiye olmamış nefsin kötülüğü emredici olmakla münâsebeti üzerine çekmektedir. Gerçekten de insan nefsinin, fıtrat olarak daima şehvete, günaha ve fenalık tarafına meyletme; bütün gücüyle kötülüğü telkin etme özelliği vardır. Nefis kendi kuvvetini ve emrindeki vasıtaları hep o cihette kullanmak ister. Bu sebeple insan sırf kendi nefsine kalırsa fenalığa sürüklenir. Dolayısıyla nefsin bu zarar verici yapısını iyi tanımak ve onun fırsat bulduğunda rûhânî melekeleri dumura uğratacağından emin olmamak ilâhî bir tezkiye ve terbiye ile en temiz nefse sahip olmakla birlikte, ümmetini nefsin şerrine karşı uyanık olmaya çağırmak üzere şöyle dua ederdiاللَّهُمَّ رَحْمَتَكَ أَرْجُو، فَلَا تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ، وَأَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ، لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ“Allahım! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa nefsime bırakma. Halimi tümüyle düzelt senden başka ilâh yoktur.” Ebû Dâvûd, Edeb 100-101/5090Şâir Hâmî, nefs-i emmârenin kötülüğünden sakındırmak üzere der ki“Bana hiç nefs-i emmârem gibi sû-i karîn olmazBu düzd-î hânegînin kimse şerrinden emîn olmaz.”“Bana, dünyevî zevklere meyletmek arzusu veren nefsim kadar kötü bir arkadaş yoktur. Ev hırsızına kilit olmaz» dedikleri gibi, hakîkaten bu sinsi hırsızın şerrinden kimse emîn olmaz.”Ahmed Harraz nefsi şöyle tarif eder“Nefis, durgun duran bir suya benzer. Dıştan bakılınca pâk ve temiz… Ama biraz karıştırılınca, dibinde saklanmış olan hastalık mikropları meydana çıkar. İşte nefis de böyledir. Ulaştığı mertebeyi anlamak için onu denemelidir. Hem de mihnet ve meşakkatle… Boş arzularına karşı çıkmakla… Nefsin içinde saklı hallere vâkıf olmayan, ne cesaretle Rabbine karşı irfan duygusuna sahip olduğunu iddia etmeye kalkar!...” Velîler Ansiklopedisi, I, 309Mevlânâ Hazretlerinin verdiği şu misal ise nefsin mâhiyetini izah bakımından gerçekten pek ibretlidir“Bir gün bir akrep ırmağın kenarında dolaşıyordu. Birdenbire bir kaplumbağa akrebin yanına gelip ona- Burada ne yapıyorsun?» dedi. Akrep- Irmağın öte yanına geçmek için bir çare arıyorum; çünkü benim bütün kavim ve çocuklarım ırmağın öte yanındadır» diye cevap verdi. Kaplumbağa da şefkati ve yabancıya iyi davranması sebebiyle onu en yakın bir akrabası imiş gibi sırtına alıp su üzerinde yüzmeye başladı. Irmağın ortasına gelince akrebin sokmak arzusu uyandı. Kaplumbağanın sırtına iğnesini dokundurdu. Kaplumbağa- Ne yapıyorsun?» diye sordu. Akrep- Hünerimi gösteriyorum. Sen bana iyilik edip yarama merhem oldun. Ben de sana iğnemi sokuyorum. Benim göstereceğim şefkat de ancak budur» dedi. Bunun üzerine kaplumbağa hemen suya daldı ve akrep boğuldu.”Mevlânâ bu hikayeyi anlattıktan sonra şu beyitleri okudu“Haydi! Kötü nefsi öldürün! Bu hususta ihmal göstermeyin. Onu diri bırakmayın, çünkü o akreptir.”“Câhil yakınlık gösterse de sonunda câhilliğinden ötürü seni incitir.” Ahmet Eflâkî, Âriflerin Menkıbeleri, I, 497Unutmamak gerekir ki, Hz. Yûsuf ile Aziz’in hanımı hadisesinde, netice itibariyle ilâhî aşk, nefsanî aşka üstün gelerek onu mağlup etmiştir. Hz. Yûsuf’un kin, öfke ve ihtirasla dolmuş düşmanları bile, nefsâniyeti bir yana bırakarak, gerçeği söylemek ve hakikatin şâhitliğini yapmaktan kendilerini alamamışlardır. Burada dikkat çeken husus, Hz. Yûsuf’un sahip olduğu pek yüce temizlik, iffet ve fazilet mertebesidir. İşte böyle bir iffet, fazilet ve bunun celbettiği ilâhî rahmet ve mağfiret tecellisiyle ihtiraslar sönmekte, gayzlar, öfkeler, intikam duyguları silinmekte, bencillikler ortadan kalkmakta ve neticede hak ve hakikat aşkından başka hiçbir şey ayakta kalmamaktadır. Yûsuf söylediği bu hikmetli sözlerden ve sergilediği akıl, iffet ve fazilet dolu davranışlardan haberdar olan kral, onun ne kadar üstün bir kişiliğe sahip olduğunu fark etti Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Birçok anlatıya, dizi ve filme konu olan Yusuf suresi konusu, geniş kitleler tarafından bilinmekte ve anlatılmaktadır. Peki Yusuf suresi meali,Yusuf suresi okunuşu ve Yusuf suresi tefsiri nedir? Yusuf suresi, meali ve Yusuf suresi tefsiri, Yusuf suresi Arapça okunuşu, Yusuf suresi oku, Yusuf suresi 21 ayet, Yusuf suresi anlamı, meali Yusuf suresi fazileti nedir? Yusuf suresi oku Yusuf suresi dinle! Yusuf suresi meali ve Yusuf suresi tefsiri nedir?YUSUF SURESİ NEDİR? Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmakta ve inananlar için faydalı öğütler, önemli mesajlar verilmektedir. Kur'an'da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre SURESİ KONUSU NEDİR?İlk üç âyette bu sûredeki âyetlerin Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri olduğu, Kur'an'ın Arap diliyle indirildiği ve bu sûrede kıssaların en güzelinin anlatılacağı bildirilmektedir. Bundan sonra 101. âyete kadar Hz. Yûsuf'un kıssası anlatılmıştır. Kıssada Hz. Yûsuf'un, kardeşleri tarafından kuyuya atılması, onu kuyudan çıkaran kafile tarafından Mısır'da köle olarak satılması, bir iftira sonucu cezaevine girmesi, Mısır kralının gördüğü rüyayı yorumlaması neticesinde cezaevinden çıkarılıp maliyeden sorumlu yüksek düzeyde yöneticiliğe getirilmesi, uzun süreli bir ayrılıktan sonra babası ve kardeşleriyle tekrar buluşması gibi konular ele alınmıştır. Daha sonraki âyetlerde ise müminlere müjde ve öğütler Kerîm'deki kıssalar bazı hikmetlere dayanmaktadır. Özellikle peygamberlerin kıssaları, alınması gereken ibretlerle doludur. Nitekim bu sûrenin son âyetinde yüce Allah şöyle buyurmaktadır "Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır." Hz. Yûsuf'un kıssası hakkında da şöyle buyurmuştur "Andolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ibretler vardır" Yûsuf 12/7.YUSUF SURESİ NUZÜLÜ NASIL OLDU?Mushaftaki sıralamada on ikinci, iniş sırasına göre elli üçüncü sûredir. Hûd sûresinden sonra, Hicr sûresinden önce Mekke'de nâzil telkini ile Mekke müşriklerinin Hz. Peygamber'e, "İsrâiloğulları Mısır'a niçin gittiler?" şeklindeki sorusuna cevap olarak veya müslümanların Resûlullah'tan bir kıssa anlatmasını istemeleri üzerine indiği rivayet edilmiştir. Ancak Muhammed b. İshak'a göre sûrenin nüzûl sebebi, kavmi tarafından zulme uğramış olan Hz. Peygamber'i teselli etmektir Elmalılı, IV, 2841. Kavminin baskıları ve işkenceleri karşısında Resûl-i Ekrem ve arkadaşları bunalmışlardı; bu bunalımdan bir çıkış yolu arıyorlardı. Böyle sıkıntılı bir anda bu sûrenin inmesi, müslümanlara bir teselli ve müjde olmuştur. Zira kıssanın kahramanı olan Hz. Yûsuf da Filistin'de kardeşlerinin bazı kötülüklerine mâruz kalmıştı. Fakat sonunda o, Mısır'da devlet yönetiminde söz sahibi oldu, kardeşleri de bu devletin yönetiminde görevlendirildiler. Bu sûrede anlatılan kıssa da, dolaylı olarak Hz. Muhammed ve arkadaşlarına, sabrettikleri takdirde Hz. Yûsuf'a verilmiş olan mükâfatın bir benzerinin verileceğini ve Kureyşliler'in kendilerine boyun eğeceğini müjdelemektedir. Nitekim kavminin baskısı neticesinde Medine'ye göç etmiş olan Resûlullah sekiz sene sonra Mekke'yi fethetmiş ve Kureyşliler ona boyun eğmiştir. Ancak Hz. Peygamber Kureyşliler'e, Hz. Yûsuf'un Mısır'da kardeşlerine söylediği sözün aynısını söylemiş ve şöyle demiştir "Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir" İbn Sa'd, Tabakåt, II, 142. "Gidiniz, hepiniz serbestsiniz!" İbn Kesîr, es-Sîre, III, 570. Muhtevasına ve işaret ettiği konulara bakıldığında sûrenin, hicretin arifesinde meydana gelen olaylar esnasında, yani Kureyş'in Hz. Peygamber'i öldürme, sürgün etme veya hapsetme planlarını tasarladığı sırada ve bir defada inmiş olduğu SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU1. Elif lam ra tilke ayatül kitabil mübın2. İnna enzelnahü kur'anen arabiyyel lealleküm ta'kılun3. Nahnü nekussu aleyke ahsenel kasası bima evhayna ileyke hazel kur'ane ve in künte min kablihı le minel ğafilın4. İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera kevkebev veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın5. Kale ya büneyye la taksus rü'yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvüm mübın6. Ve kezalike yectebıke rabbüke ve yüallimüke min te'vilil ehadısi ve yütimmü nı'metehu aleyke ve ala ali ya'kube kema etemmeha ala ebeveyke min kablü ibrahıme ishak inne rabbeke alımün hakım7. Le kad kane fı yusüfe ıhvetihı ayatül lis sailın8. İz kalu le yusüfü ve ehuhü ehabbü ila ebına minna ve nahnü usbeh inne ebana le fı dalalim mübın9. Uktülu yusüfe evitrahuhü erday yahlü leküm vechü ebıküm ve tekunu mim ba'dihı kavmen salihıyn10. Kale kailüm minhüm la taktülu yusüfe ve elkuhü fı ğayabetil cübbi yeltekıthü ba'düs seyyarati in küntüm faılın11. Kalu ya ebana ma leke la te'menna ala yusüfe inna lehu lenasihun12. Ersilhü meana ğadey yerta' ve yel'ab ve inna lehu lehafizun13. Kale innı le yahzününı en tezhebu bihı ve ehafü ey ye'külehüz zi'bü ve entüm anhü ğafilun14. Kalu le in ekelehüz zi'bü ve nahnü usbetün inna izel le hasirun15. Fe lemma zehebu bihı ve ecmeu ey yec'aluhü fı ğayabetil cübb ve evhayna ileyhi le tünebbiennehüm bi emrihim haza ve hüm la yeş'urun16. Ve cau ebahüm ışaey yebkun17. Kalu ya ebana inna zehebna nestebiku ve terakna yusüfe ınde metaına fe ekelehüz zi'b ve ma ente bi mü'minil lena ve lev künna sadikıyn18. Ve cau ala kamısıhı bi demin kezib kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl vallahül müsteanü ala ma tesıfun19. Ve caet seyyaratün fe erselu varidehüm fe edla delveh kale ya büşra haza ğulam ve eserruhü bidaah vallahü alımün bi ma ya'melun20. Ve şeravhü bi semenim bahsin derahime ma'dudeh ve kanu fıhi minez zahidın21. Ve kalellezişterahü mim mısra limraetihı ekrimı mesvahü asa ey yenfeana ev nettehızehu veleda ve kezalike mekkenna li yusüfe fil erdı ve li nuallimehu min te'vılil ehdıs vallahü ğalibün ala emrihı ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun22. Ve lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ılma ve kezalike neczil muhsinın23. Ve ravedethülletı hüve fı beytiha an nefsihı ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbı ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun24. Ve le kad hemmet bihı ve hemme biha lev la er raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa' innehu min ıbadinel muhlesıyn25. Vestebekal babe ve kaddet kamısahu min dübüriv ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma ceazü men erade bi ehlike suen illa ey yüscene ev azabün elım26. Kale hiye ravedetnı an nefsı ve şehide şahidüm min ehliha in kane kamısuhu kudde min kubulin fe sadekat ve hüve minel kazibın27. Ve in kane kamısuhu kudde min dübürin fe kezebet ve hüve mines sadikıyn28. Felemma raaa kamısahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne azıym29. Yusüfü a'rıd an haza vestağfirı li zembik inneki künti minel hatıın30. Ve kale nisvetün fil medınetimraetül azızi türavidü fetaha an nefsih kad şeğafeha hubba inna leneraha fı dalalim mübın31. Felemma semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehünne müttekeev ve atet külla vahıdetim minhünne sikkınev ve kaletıhruc aleyhinn felemma raeynehu ekbernehu ve katta'ne eydiyehünne ve kulne haşe lillahi ma haza beşera in haza illa melekün kerım32. Kalet fe zalikünnellezı lümtünnenı fıh ve le kad ravedtühu an nefsihı festa'sam ve leil lem yef'al ma amürruhu le yüscenenne ve leyekunem mines sağırın33. Kale rabbis sicnü ehabbü ileyye mimma yed'unenı ileyh ve illa tasrif annı keydehünne asbü ileyhinne ve eküm minel cahilın34. Festecabe lehu rabbühu fe sarafe anhü keydehünn innehu hüves semıul alım35. Sümme beda lehüm mim ba'di ma raevül ayati le yescününnehu hatta hıyn36. Ve dehale meahüs sicne feteyan kale ehadühüma innı eranı a'sıru hamra ve kalel aharu innı eranı ahmilü fevka ra'sı hubzen te'külüt tayru minh nebbi'na bi te'vılih inna nerake minel muhsinınKuran-ı Kerim37. Kale la ye'tiküma taamün türzekanihı illa nebbe'tüküma bi te'vılihı kable ey ye'tiyeküma zaliküma mimma alemenı rabbı innı teraktü millete kavmil la yü'minune billahi ve hüm bil ahırati hüm bil ahırati hüm kafirun38. Vetteba'tü millete abai ibrahıme ve ishaka ve ya'kub ma kane lena en nüşrike billahi min şey' zalike min fadlillahi aleyna ve alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun39. Ya sahıbeyis sicni e erbabüm müteferrikune hayrun emillahül vahıdül kahhar40. Ma ta'büdune min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera ella ta'büdu illa iyyah zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun41. Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy rabbehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru mir ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan42. Ve kale lillezı zanne ennehu nacim minhümezkürnı ınde rabbike fe ensahüş şeytanü zikra rabbihı fe lebise fis sicni bid'a sinın43. Ve kalel melikü innı era seb'a bekaratin simaniy ye'külühünne seb'un ıcafüv ve seb'a sümbülatin hudriv ve uhara yabisat ya eyyühel meleü eftunı fı rü'yaye in küntüm lir rü'ya ta'bürun44. Kalu adğasü ahlam ve ma nahnü bi te'vılil ahlami bi alimın45. Ve kalellezı neca minhüma veddekera ba'de ümmetin ene ünebbiüküm bi te'vılihı fe ersilun46. Yusüfü eyyühes sıddıku eftina fı seb'ı bekaratin simaniy ye'külününne seb'un ıcafüv ve seb'ı sümbülatin hudriv ve ühara yabisatil leallı erciu ilen nasi leallehüm ya'lemun47. Kale tezraune seb'a sinıne deeba fe ma hasadtüm fezeruhü fı sümbülihı illa kalılem mimma te'külun48. Sümme ye'tı mim ba'di zalike seb'un şidadüy ye'külne ma kaddemtüm lehünne illa kalılem mimma tuhsınun49. Sümme ye'tı mim ba'di zalike amün fıhi yüğasün nasü ve fıhi ya'sırun50. Ve kalel melikü'tunı bih fe lemma caehür rasulü kalercı'ila rabbike fes'elhü ma balün nisvetillatı katta'ne eydiyehünn inne rabbı bi keydihinne alım51. Kale ma hatbükünne iz ravedtünne yusüfe an nefsih kulne haşe lillahi ma alimna aleyhi min su' kaletimraetül azızil ane hashasal hakku ene ravedtühu an nefsihı ve innehu le mines sadikıyn52. Zalike li ya'leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın53. Ve ma überriü nefsı innen nefse le emmaratüm bis sui illa ma rahıme rabbı inne rabbı ğafurur rahıym54. Ve kalel melikü'tunı bihı estahlıshü li nefsı fe lemma kellemehu kale innekel yevme ledeyna mekınün emın55. Kalec'alnı ala hazainil ard innı hafıyzun alım56. Ve kezalike mekkenna li yusüfe fil ard yetebevveü minha haysü yeşa' nüsıybü bi rahmetina men neşaü ve la nüdıy'u ecral muhsinın57. Ve le ecrul ahırati hayrul lillezıne amenu ve kanu yettekun58. Ve cae ıhvetü yusüfe fe dehalu aleyhi fe arafehüm ve hüm lehu münkirun59. Ve lemma cehhezehüm bi cehazihim kale'tunı bi ehıl leküm min ebıküm ela teravne ennı ufil keyle ve ene hayrul münzilın60. Fe il lem te'tunı bihı fe la keyle leküm ındı ve la takrabun61. Kalu senüravidü anhü ebahü ve inne le faılun62. Ve kaleli fityanihic'alu bidaatehüm fı rihalihim leallehüm ya'rifuneha izenkalebu ila ehlihim leallehüm yarciun63. Fe lemma raceu ila ebıhim kalu ya ebana münia minnel keylü fe ersil meana ehana nektel ve inna lehu lehafizun64. Kale hel amenüküm aleyhi illa kema emintüküm ala ehıyhi min kabl fellahü hayrun hafizav ve hüve erhamür rahımın65. Ve lemma fetehu metaahüm vecedu bidaatehüm ruddet ileyhim kalu ya ebana ma nebğıy hazihı bidaatüna ruddet ileyna ve nemıru ehlena ve nahfezu ehana ve nezdadü keyle beıyr zalike keylüy yesır66. Kale len ürsilehu meaküm hatta tü'tuni mevsikam minellahi lete'tünnenı bihı illa ey yühata biküm fe lemma atevhü mevsikahüm kalellahü ala ma nekulü vekıl67. Ve kale ya beniyye la tedhulu mim babiv vahıdiv vedhulu min ebvabim müteferrikah ve ma uğnı anküm minellahi min şey' inil hukmü illa lillah aleyhi tevekkelt ve aleyhi fel yetevekkelil mütevekkilun68. Ve lemma dehalu min haysü emerahüm ebuhüm ma kane yuğnı anhüm minellahi min şey'in illa laceten fı nefsi ya'kube kadaha ve innehu le zu ılmil lima allemnahü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun69. Ve lemma dehalu ala yusüfe ave ileyhi ehahü kale innı ene ehuke fe la tebteis bima kanu ya'melun70. Fe lemma cehhezehüm bi cehazihim ceales sikayete fı rahli ehıyhi sümme ezzene müezzinün eyyetühel ıyru inneküm le sarikun71. Kalu ve akbelu aleyhim maza tefkıdun72. Kalu nefkıdü suvaal meliki ve li men cae bihı hımlü beıyriv ve ene bihı zeıym73. Kalu tellahi le kad alimtüm ma ci'na li nüfside fil erdı ve ma künna sarikıyn74. Kalu fe ma cezaühu in küntüm kazibın75. Kalu cezaühu mev vücide fı rahlihı fe hüve cezaüh kezalike necziz zalimın76. Fe bedee bi ev'ıyetihim kable viai ehıyhi sümmestahraceha min viai ehıyh kezalike kidna li yusüf ma kane li ye'huze ehahü fı dınil melikı illa ey yeşaellah nerfeu deracatim men neşa' ve fevka külli zı ılmin alım77. Kalu iy yesrık fe kad seraka ehul lehu min kabl fe eserraha yusüfü fı nefsihı ve lem yübdiha lehüm kale entüm şerrum mekana vallahü a'lemü bima tesıfun78. Kalu ya eyyühel azızü inne lehu eben şeyhan kebıran fe huz ehadena mekaneh inna nerake minel muhsinın79. Kale meazellahi en ne'huze illa mev vecedna metaana ındehu inna izel le zalimun80. Fe lemmestey'esu minhü halesu neciyya kale kebıruhüm e lem ta'lemu enne ebaküm kad ehaze aleyküm mevsikam minellahi ve min kablü ma ferrattüm fı yusüf fe len ebrahal erda hatta ye'zene lı ebı ev yahkümellahü lı ve hüve hayrul hakimın81. İrciu illa ebıküm fe kulu ya ebana innebneke serak ve ma şehidna illa bima alimna ve ma künna lilğaybi hafizıyn82. Ves'elil karyetelletı künna fıha vel ıyralletı akbelna fıha ve inna lesadikun83. Kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl asellahü ey ye'tiyenı bihim cemıa innehu hüvel alımül hakım84. Ve tevella anhüm ve kale ya esefa ala yusüfe vebyaddat aynahü minel huzni fe hüve kezıym85. Kalu tellahi tefteü tezküru yusüfe hatta tekune haradan ev teküru yusüfe hatta tekune haradan ev tekune minel halikın86. Kale innema eşku bessı ve huznı ilellahi ve a'lemü minellahi ma la ta'lemun87. Ya beniyyezhebu fe tehassesu miy yusüfe ve ehıyhi ve la tey'esu mir ravhıllahi illel kavmül kafirun88. Fe lemma dehalu aleyhi kalu ya eyyühel azızü messena ve ehlened durru ve ci'na bi bidaatim müzcatin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynav innellahe yeczil mütesaddikıyn89. Kale hel alimtüm ma fealtüm bi yusüfe ve ehıyhi iz entüm cahilun90. Kalu einneke le ente yusüf kale ene yusüfü ve haza ehıy kad mennellahü aleyna innehu mey yettekı ve yasbir fe innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın91. Kalu tellahi le kad aserakellahü aleyna ve in künna le hatıın92. Kale la tesrıbe aleykümül yevm yağfirullahü leküm ve hüve erhamür rahımın93. İzhebu bi kamısıy haza fe elkuhü ala vechi ebı ye'ti besıyra ve'tunı bi ehliküm ecmeıyn94. Ve lemma fesaletil ıyru kale ebuhüm innı le ecidü rıha yusüfe lev la en tüfennidun95. Kalu tellahi inneke le fı dalalikel kadım96. Fe lemma en cael beşıru elkahü ala vechihı fertedde besıyra kale elem ekul leküm innı a'lemü minellahi ma la ta'lemun97. Kalu ya ebanestağfir lena zünubena inna künna hatıın98. Kale sevfe estağfiru leküm rabbı innehu hüvel ğafurur rahıym99. Fe lemma dehalu ala yusüfe ava ileyhi ebeveyhi ve kaledhulu mısra in şaellahü aminın100. Ve rafea ebeveyhi alel arşi ve harru lehu sücceda ve kale ya ebeti haza te'vılü rü'yaye min kablü kad cealeha ribbı hakka ve kad ahsene bı iz ahracenı mines sicni ve cae biküm minel bedvi mim ba'di en nezeğaş şeytanü beynı ve beyne ıhvetı inne rabbı latıyfül lima yeşa' innehu hüvel alımül hakım101. Rabbi kad ateytenı minel mülki ve allemtenı min te'vılil ehadıs fatıras semavati vel erdı ente veliyyı fid dünya vel ahırah teveffenı müslimev ve elhıknı bis salihıyn102. Zalike min embail ğaybi nuhıyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun103. Ve ma ekserun nasi ve lev haraste bi mü'minın104. Ve ma tes'elühüm aleyhi min ecr in hüve illa zikrul lil alemın105. Ve keeyyim min ayetin fis semavati vel erdı yemürrune aleyha ve hüm anhü mu'ridun106. Ve ma yü'minü ekseruhüm billahi illa ve hüm müşrikun107. E fe eminu en te'tiyehüm ğaşiyetüm min azabillahi ev te'tiyehümüs saatü bağtetev ve hüm la yeş'urun108. Kul hazihı sebılı ed'u ilellahi ala besıyratin ene ve menittebeanı ve sübhanellahi ve ma ene minel müşrikın109. Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim min ehlil kura e fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve la darul ahırati hayrul lillezınettekav e fe la ta'kılun110. Hatta izestey'eser rusülü ve zannu ennehüm kad küzibu caehüm nasruna fe nücciye men neşa' ve la yüraddü be'süna anil kavmil mücrimın111. Le kad kane fı kasasıhum ıbratül li ülil elbab ma kane hadısey yüftera ve lakin tasdıkallezı beyne yedeyhi ve tefsıyle külli şey'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun YUSUF SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU İÇİN TIKLAYINIZ YUSUF SURESİ TEFSİRİ İÇİN TIKLAYINIZ YUSUF SURESİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ Hz Muhammed Filistin Arapça Arapça Mekke Asker Inna Kale Dini Gündem Güncel Haberler Yûsuf -aleyhisselâm-, kardeşlerinin hasedine mâruz kalmış, kuyuya atılmış ve zindana düşmek gibi musîbetlere uğramıştı. Takvâsı neticesinde Cenâb-ı Hak, Yûsuf -aleyhisselâm-’a Cebrâîl -aleyhisselâm-’ı gönderdi. Birçok lutuflarda bulunarak O’nu tesellî etti. Belâlara karşı tahammül gücü verdi. Sonra da kuvvet, izzet ve saltanat bahşetti. Böylece Yûsuf -aleyhisselâm-, birçok ezâ ve cefâya mâruz kalması sebebiyle, saltanat yıllarında, yardıma muhtaç zayıf, fakir ve gariplere daha fazla merhametli davrandı. Bilinmelidir ki, kim Yûsuf Sûresi’ni okumaya, ondaki derûnî mânâları düşünmeye devam ederse, Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm-’ın nâil olduğu sürûrdan nasibdâr olur. Sûre-i Yûsuf, sayıya gelmeyecek kadar hikmet ve ibretlerle doludur. Bu sûrede; nübüvvet, rüyâ tâbiri, dünyâ riyâseti, belâ ânında metânetle davranıp muvâzeneyi bozmama, düşmanın ezâsına sabır, firkat, aşk, âşık, mâşûk, kadınların hîle ve desîseleri, imtihan, kölelik, hapis, halâs, azîzlik, ikbâl, kötülüğe aynıyla mukâbele etmeye gücü yeterken affetmek, nîmet, cezbe, işâret, beşâret, tâbir ve tefsîr gibi nice hikmet ve ibret dolu sırlar vardır. YUSUF SURESİNİN MAHİYETİ Yine bu sûrede; enbiyâ vârisliği, Allâh’a halîfe olmanın sırları, rûh ve kalb gibi cismânî ve rûhânî kuvvetlerden bahsedilmektedir. Yûsuf karşısında Züleyhâ, nefs-i emmâreyi temsîl eder. Züleyhâ müslüman olur, rûhu terbiye görerek rızâ makâmına erişir. Sonra rûhu Yûsuf ile kardeş gibi cem’ olur. Allâh’a vâsıl oluncaya kadar sıkıntı, ibtilâ ve belâlar, kendisini pişirip olgunlaştırır. Bu sûrenin nüzûl sebebi şöyledir Yahûdî âlimleri, müşriklerin reislerine gelerek dediler ki “–Muhammed’e sorun bakalım; Ya’kûb ve âilesi, Şam’dan Mısır’a niçin göç ettiler ve Yûsuf kıssası nedir?” Müşriklerin reisleri de Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelip bunları sordular. Bunun üzerine Yûsuf Sûresi nâzil oldu. Âlûsî, Tefsîr, XII, 170 Ayrıca bu sûre indiği dönemde Rasûlullâh’ın ve mü’minlerin üzerine sıkıntı ve belâlar üstüste gelmiş, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hazret-i Hatîce vâlidemizi ve amcası Ebû Tâlib’i kaybetmişti. Mü’minler üzerindeki baskı da iyice artmıştı. İşte “Hüzün Yılı” diye adlandırılan böyle bir zamanda bu sûrenin nâzil olmasıyla, hem Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hem de ashâb-ı güzîn ilâhî bir tesellîye nâil olmuşlardı. Zîrâ bu sûrede Allâh’ın yolunda yürüyen ve sabredenler için zaferin yakın olduğu müjdelenmektedir. LİSANLARIN EN MÜKEMMELİ Yûsuf Sûresi’nin ilk âyetlerinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur “Elif. Lâm. Râ. Bunlar hem açık, hem de her şeyi açıklayıcı olan Kitâb’ın âyetleridir. Düşünüp mânâsını anlamanız için Biz, onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.” Yûsuf, 1-2 Âyet-i celîlede “Arapça bir Kur’ân” diye buyrulması, Arapça’nın lisanların en mükemmeli olduğuna delâlet etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm, mânâ, lafız ve kelime seçimi diksiyon itibâriyle de Allâh Teâlâ’ya âit olduğu için ilâhî bir sanat hârikasıdır. Kıyâmete kadar devâm edecek, benzeri, mahlûkat tarafından aslâ yapılamayacak ilâhî bir mûcizedir. Allâh Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’i Arapça inzâl buyurarak bu lisâna ayrı bir şeref bahşetmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in Arapça olarak indirilmesinin bir hikmeti de, nâzil olduğu çevrenin bahânelerini ortadan kaldırmaktı. Elbette ki ilâhî vahiy insanların konuştukları dillerden biri ile gelmeliydi. Zîrâ cihanşümûl de olsa her hareketin ilk çekirdeğinin mutlakâ bir yerde ve bir şekilde teşekkül etmesi îcâb eder. Yine âyet-i kerîmede buyrulur “Rasûlüm! Biz, bu Kur’ân’ı sana vahyetmekle, geçmiş ümmetlerin birtakım haberlerini en güzel şekilde beyân ediyoruz. Şu bir gerçek ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu.” Yûsuf, 3 Bu sûre, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e kıssa olarak nâzil olan ilk sûredir. Lafız bakımından veciz, mânâ yönünden de çok derin ve engindir. Bu sûrede ibret alanlar için pek çok güzel hikmetler, incelikler ve nükteler bulunmaktadır. HAZRET-İ YA’KUB’UN EN GÜZEL EVLÂDI Yûsuf -aleyhisselâm- Hazret-i Ya’kûb’un evlâdlarının en güzeli idi. Neseb cihetinden de aynı şekilde güzeldi. O, üç nebînin neslinden gelmekle şereflerin yücesine nâil olduğu gibi aynı zamanda nübüvvet, güzel sîmâ, rüyâ tâbiri, dünyâ riyâseti, kıtlık ve belâ zamanında halkına ve yakınlarına en güzel şekilde muâmele etmek gibi üstün meziyetlerle de şerefli kılınmıştı. Bu ne yüce ve ne güzel bir kerîmlikti. O’nun duâsı da duâların en güzeli idi “…Yâ Rabbî! Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler zümresine ilhâk eyle!” Yûsuf, 101 diye ölümle Allâh’a kavuşmayı ilk önce Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm- temennî ve niyâz etmişti. Ayrıca bu sûrede Yûsuf -aleyhisselâm- kalbi, Ya’kûb -aleyhisselâm- rûhu, Rahîl cesedi, Yûsuf’un onbir kardeşi de nefsânî hisleri temsîl etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in beyânında bunun gibi daha nice eşsiz mânâ enginlikleri vardır. Tabiî ki bunları lâyıkıyla görebilmek, basîret işidir. YUSUF SURESİ OKUMANIN FAZİLETİ yazısı ilk önce Hadis Dua üzerinde ortaya çıktı. Tweet Share Share Share Share Meal Ayet Arapça وَمَٓا اُبَرِّئُ نَفْس۪يۚ اِنَّ النَّفْسَ لَاَمَّارَةٌ بِالسُّٓوءِ اِلَّا مَا رَحِمَ رَبّ۪يۜ اِنَّ رَبّ۪ي غَفُورٌ رَح۪يمٌ Türkçe Okunuşu * Vemâ uberri-u nefsîc inne-nnefse leemmâratun bi-ssû-i illâ mâ rahime rabbîc inne rabbî ġafûrun rahîmun 1. Ömer Çelik Meali “Buna rağmen yine de kendimi büsbütün temize çıkarmıyorum. Çünkü Rabbimin merhamet edip koruduğu kimseler dışında, nefis insana sürekli kötülüğü emreder. Rabbim, elbette çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” 2. Diyanet Vakfı Meali Bununla beraber nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir. 3. Diyanet İşleri Eski Meali "Ben nefsimi temize çıkarmam; çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü emreder. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, merhamet edendir." 4. Diyanet İşleri Yeni Meali “Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” dedi. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarlığadığı müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Nefsimi tebrie de etmiyorum, çünkü nefis cidden emmaredir fenayı emreder meğer ki rabbım rahmetiyle yarlıgaya çünkü rabbım gafur rahîmdir 7. Hasan Basri Çantay Meali Bununla beraber ben nefsimi tebrie etmem. Çünkü nefs, olanca şiddetiyle kötülüğü emredendir muhakkak. Meğer ki Rabbimin esirgemiş bulunduğu bir nefs ola. Zîrâ Rabbim çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir». 8. Hayrat Neşriyat Meali Yûsuf dedi ki “Hâlbuki ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Muhakkak ki nefis, dâimâ kötülüğü emredicidir; ancak Rabbimin merhamet ettiği koruduğu kimsemüstesnâ. Şübhesiz ki Rabbim, Gafûr çok bağışlayandır, Rahîm çok merhamet edendir.” 9. Ali Fikri Yavuz Meali Ben nefsimi temize de çıkarmıyorum. Çünkü nefis, gerçekten kötülüğü şiddetle emreder. Ancak Rabbimin esirgediği nefis müstesnadır, çünkü Rabbim Gafûr'dur, Rahîm'dir. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve nefsimi tebrie etmem. Şüphe yok ki nefis fenalıkla pek ziyâde emredicidir. Rabbimin esirgemiş olduğu müstesna. Muhakkak ki Rabbim çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.» 11. Ümit Şimşek Meali “Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis daima kötülüğe sevk eder—Rabbimin merhamet ettikleri müstesna. Rabbim ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” 12. Yusuf Ali English Meali "Nor do I absolve my own self of blame the human soul is certainly prone to evil,1712-A unless my Lord do bestow His Mercy but surely my Lord is Oft- forgiving, Most Merciful." Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 53. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiKralın hanımı şöyle dedi"Nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder. Ama Rabbim, affedicidir; merhamet sahibidir."Mehmet Okuyan Kur’an Meal-TefsirNefsimi temize de çıkarmıyorum. Şüphesiz ki Rabbim merhamet etmemiş olsa, o nefis* aşırı şekilde kötülüğü emreder. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayandır, çok merhametlidir."Edip Yüksel Mesaj Kuran Çevirisi"Suçsuz olduğumu ileri sürmüyorum. Kuşkusuz, kişi kötülüğe eğilimlidir. Ben ancak Efendimin merhametini umuyorum; Efendim Bağışlayandır, Rahimdir."Ben* kendimi temize çıkarmam. Rabb'imin rahmet ettiği kimse hariç nefis her zaman kötülüğü ister. Rabb'im Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz' Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiBen nefsimi aklamam. Çünkü nefis insana kötülüğü emreder durur; Rabbimin ikram ettiği biri ise başka. Rabbimin bağışlaması çok, ikramı boldur."Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek"Benliğimi temize çıkaramam. Çünkü Efendimin merhamet ettikleri dışında, benlik, kesinlikle kötülüğe zorlar. Kuşkusuz, benim Efendim, Sınırsız Bağışlayandır; Merhametlidir!"Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anBununla ben kendimi temize çıkarıyor da değilim; o kötülüğü işlemesini ona ben kendim ısrarla emrettim; ne var ki Rabbimin rahmeti bunu temizler; Şüphesiz Rabbim rahmeti sınırsız bir Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim Meali"Nefsimi ak pak gösteremem. Çünkü nefs, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder. Ama Rabbim çok affedici, çok Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı"Yine de Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir."Elmalılı sadeleştirilmiş Nefsimi temize de çıkarmıyorum, çünkü nefis kötülüğü emreder; meğer Rabbim rahmetiyle bağışlaya, çünkü Rabbim çok bağışlayan, çok merhamet edendir."Muhammed Esed Kur'an Mesajı"yine de ben kendimi bütünüyle temize çıkarmaya çalışmıyorum; çünkü Rabbimin acıyıp esirgediği kimseler hariç, insanın kendi benliği de onu kötülüğe sürükleyebilir; gerçekten de benim Rabbim çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır!"Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali"Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiNefsimi terbiye de etmiyorum, çünkü nefis cidden emmaredir fenayı emreder meğer ki rabbım rahmetiyle yarlıgaya çünkü rabbım gafur rahimdirSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meali"Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, daima kötülüğü emredicidir. Meğer Rabbimin esirgediği bir nefis ola. Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir.""Yine de Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefs, rabbimin kendisini esirgediği dışında, var gücüyle kötülüğü buyurandır şiddetle emreden mübalağa sigası. Şüphesiz benim rabbim bağışlayandır, esirgeyendir."Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim"Bununla beraber ben nefsimi tebrie etmem. Çünkü nefs, olanca şiddetiyle kötülüğü emredendir muhakkak. Meğer ki Rabbimin esirgemiş bulunduğu bir nefs ola. Zira Rabbim çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir".Ve ben, nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefs var şiddetiyle kötülüğü emredendir. Meğer ki Rabbımın esirgediği bir nefs ola. Rabbım Gafur'dur, Rahim' Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı-Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü nefis, Rabbimin merhameti olmadıkça, kötülüğü emreder. Doğrusu Rabbim, bağışlayandır, merhamet Yıldırım Kuran-ı Kerim ve Meali52-53 Ve devamla şöyle dedi Bunu böylece söylüyorum ki eşim vezir de Yusuf'a sahib olmaya yeltenmemle beraber kendisinden gizli olarak ona fiilen hiyanet etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini iflah etmeyeceğini bilsin. Doğrusu, ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabbimin merhamet edip korudukları hariç, nefis daima fenalığı ister, kötülüğe sevk eder. Doğrusu Rabbim gafurdur, rahimdir affı ve merhameti boldur."Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an Çözümü"Ben nefsimi temize çıkarmıyorum... Muhakkak ki nefs, var gücüyle kötülüğü emreder... Rabbimin rahmet ettiği müstesna... Muhakkak ki Rabbim Ğafur'dur, Rahıym'dir. "Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran Çevirisi'Suçsuz olduğumu ileri sürmüyorum. Kuşkusuz ego, kötülüğü arzular. Ben ancak Rabbimin merhametini umuyorum; Rabbim Bağışlayandır, Rahimdir.'Erhan Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anBen* kendimi temize çıkarmam. Rabb'imin rahmet ettiği kimse hariç nefis her zaman kötülüğü ister. Rabb'im Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz' Khalifa The Final Testament"I do not claim innocence for myself. The self is an advocate of vice, except for those who have attained mercy from my Lord. My Lord is Forgiver, Most Merciful."The Monotheist Group The Quran A Monotheist Translation"And I do not make myself free of blame, for the soul is inclined to sin, except that which my Lord has mercy upon. My Lord is Forgiving, Merciful."Edip-Layth Quran A Reformist Translation"I do not make myself free of blame, for the person is inclined to sin, except what my Lord has mercy on. My Lord is Forgiving, Compassionate."

yusuf suresi 53 ayet fazileti