Atasözü Her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter Her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter. [1] Her şey zamanında yapılmalıdır. Zamanı gelmeden yapılmaya kalkışılırsa başarı eldeedilemez. Çünkü gereken koşullar tamam olmamıştır. Zamanı geçtikten sonra yapılırsa gereğikalmayan bir iş için
Taneninve çekirdeğin yaratılması, sabahın gecenin içinden çıkıp gelmesi, gecenin dinlenme zamanı yapılması, karanlığın derinliklerinde yol bulmak için yıldızların bir lamba gibi var edilmesi, insanların tek bir nefisten yaratılması, gökten inen su ile bitkilerin büyütülmesi, her türlü meyvenin var edilmesi birer
OAllah'ın yoluna ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O'nundur. Uyan, bütün işler döner dolaşır Allah'a varır. göklerde ve yerdeki her şeyin maliki olan Allah'a götüren yola. Gerçek şu ki, her şeyin başı ve sonu Allah'tadır. (52-53) İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik.
RT@gungorulusoy62: Seküler bir sistem içinde İslâmi hassasiyetleri olan marjinal bir siyasi parti olduğumuz dönemlerde her doğru her yerde söylenmez anlayışıyla her şeyin bir zamanı var dedik ve o gün yapmak istediklerimizin bir çoğunu bugün RTE ile yaptık Sosyolojik dönüşümler tedricidir. Ya Sabır. 27 Jul 2022
Buyazımızda sizlere Her şeyin bir vakti var, horoz bile vaktinde öter atasözünün anlamını açıklayacağız. Her şeyin bir vakti var, horoz bile vaktinde öter atasözünün anlamı ise şu şekilde: Herşey zamanında yapılmalıdır. Zamanı gelmeden yapmaya kalkışılırsa başarı elde edilemez. Çünkü gereken koşullar tam
cash. Cinlerden korkana ve maneviyatı zayıf olanlara zarar verme olasılığı yüksek olan cinlerden korunmanın yolları ve okunacak dualar galerimizde yer alıyor. Cinlerin insanlara zarar vermesi bazı dualar okunarak engellenebilir ve ayrıca şeytandan korunmak için yapılması ve okunması gereken çeşitli yöntem ve dualar da mevcut. İşte okunduğu zaman 3 harflileri tuz buz eden ayet!Cinlerin kendisine zarar vereceğini düşünen ve yalnız kaldığı zaman cinleri düşünüp korkan insanlar ile manevi bünyesi zayıf olan insanlara zarar verme ihtimali vardır. Çünkü içinde taşıdığı bu hislerle kendisini iyice zayıf Allah'ın izni olmadan hiç bir şeyin kendisine zarar veremeyeceğini bilmeli ve dua okuyarak Allah'a tevekkül etmelidir. Okuduğu dualar ve Allah'a olan tevekkülü onu cinlerin zararından olarak yapılması gereken şeytanın şerrinden Allah sığınmak. Allah Teâlâ Kur'an'ında şöyle buyuruyorNe zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürtüklerse Allah'a sığın. Çünkü O işitendir, bilendir." A'raf, 7/200Başka bir ayette ise şöyle buyurmaktadır "Ve de ki Rabbim şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım ve onların yanımda bulunmalarından sana sığınırım." Müminun, 23/97-98Efendimiz mescide girdiği zaman, "Euzu billahil azimi ve bi vechihil kerimi ve suldanihil kadimi mineşşeydanirracimi" duasını okur ve şöyle buyurlardı. "Bu duayı okuyan için şeytan der ki, 'O kimse günün diğer vakitlerinde de benim şerrimden muhafaza edilir.'" Ebu Davud, Salat, 446Sonra yapılması gereken şey ise, Ayet-el Kürsi'yi okumak...Ayet-el Kürsi cinlerin şerrinden korunmak için büyük bir kaledir. Ebu Eyyub-i Ensari bodruma benzer bir yeri orada tutardı. Cinlerin gül denilenlerinden biri gelir oradan hurma aşırırdı. Ebu Eyyub bunu Peygamber şikayet etti. Peygamberimiz "Git ve cini gördüğün zaman Allah'ın adı ile Rasulüllah'a git de" dedi. Ebu Eyyub geldi ve cini cin bir daha gelmeyeceğine yemin ettiği için salıverdi. Sonra Rasulüllah yanına geldi. Rasulüllah "Yakaladığın esiri ne yaptın?" diye sordu. Eyyub "Bir daha gelmeyeceğine yemin etti." dedi. Rasulüllah söylemiş, yine gelecektir." ikinci defa geldi, yine Ebu Eyyub kendisini yakaladı, tekrar gelmeyeceğine yemin edince salıverdi. Ebu Eyyub Rasulüllah yanına geldi. Rasulüllah "Yalan söylemiş, yine gelecektir." dedi. Üçüncü defa gelince, Ebu Eyyub yakalayıp ona dedi ki, "Seni artık Rasulüllah'ın yanına götürünceye kadar bırakmam."Bunun üzerime cin, "Sana bir şey hatırlatacağım, evinde Ayet-el Kürsiyi oku. Ne cin ne de şeytan sana yaklaşmaz." dedi. Ebu Eyyub tek başına Resulüllah'ın yanına geldi. Rasulüllah Ebu Eyyub'a "Yakaladığın esiri ne yaptın?" diye sordu. Ebu Eyyub hadiseyi anlattı. Efendimiz "Yalancı olduğu halde bu sefer doğru konuşmuş." buyurdular. Buhari, Vekale, 10Ebu Hureyre "Peygamberimiz 'Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur'an'ın zirvesi Bakara suresidir. Orada Kur'an ayetlerinin baştacı, efendisi olan bir ayet vardır, o da Ayet-el Kürsi'dir.' buyurdu." Tirmizi, Fezailü'l-Kur'an, 2Bir başka Hadis-i Şerif'te..."Sûre-i Bakara'da Kur'an'ın baştacı, efendisi vardır. Hangi evde okunursa şeytan o evden çıkar, o da Ayet-el Kürsi'dir." bk. Cami'ussağir, 2/47, tam bir teslimiyetle Ayet-el Kürsi okursa, şeytan ona yaklaşmaz, yaptığı hileleri bozulur. Cinin hastadan uzaklaşmasında bilhassa son ayetin fazla tekrarlanmasının uzaklaşmasında çok tesiri vardır. Defalarca denenmiştir. Şeytanın arkadaşlarına keşfettirdiği batıl meseleler Ayet-el Kürsi okuyarak şeytanın dostlarının kulağına fısıldadığı bazı haberlerdir. Kur'an dili ile "şeytanlar arkadaşlarına vahy ederler." En'am, 121 Bazı cahiller de bunları evliya bir çözüm ise şudur ki... Sûre-i Bakara'nın sonunu Amener Rasulu okumak. Ebu Mesud Efendimiz buyurmuştur"Bakara sûresinin sonunda iki ayet vardır ki, kim onları bir gece okursa, bunlar ona kâfi gelirler. Kötülük ve şerri def ederler." Buhari, Fezailü'l-Kur'an,10,17Peygamberimiz buyurmuştur "Allah'ü Teala Bakara suresini iki âyetle sona erdirdi ki, bunları bana Arş'ın altındaki bir hazineden verdi. Bunları öğreniniz, kadınlarınıza, oğullarınıza öğretiniz, talim ediniz. Çünkü bu iki ayet hem bir salât namazda okunan Kuran hem bir Kur'an ayetleri, hem de bir duadırlar." Müsned, 4/147, 151, 5/180; Hakim, Müstedrek, 1/562Numan b. Beşir Efendimiz buyurdu "Şüphesiz Allah'u Teala, gökleri ve yeri yaratmadan 2000 yıl önce bir kitap yazdı ve o kitaptan iki ayet indirerek Bakara suresini bu iki ayetle bitirdi. Bu iki ayet, bir evde 3 gece okunursa, şeytan o eve yaklaşamaz." Tirmizi, Fedailül-Kuran, 4; Beyhaki, Şu'abül-İman, 2/460ŞEYTAN HAKKINDA BİLMEDİKLERİNİZ / Şeytan nerede, nasıl vesvese verir? İşte şeytandan korunmanın ipuçları...Kur'an-ı Kerim'de bize bunun için bir takım yollar gösterilmiştir, Allah'a tevekkül edip inanmak bunların en başındadır. Euzu Besmele çekilmeli. Euzu Besmele; Allah'ın huzurundan kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım tam olan bir kimse, devamlı olarak ibadetini yapan insan daima şeytanın vesveselerinden korunur. Yardım sadece Allah'tan istenmeli ve ona el açıp dua bir suç işlediniz hemen tövbe etmeli ve tekrarını yapmayacağınıza dair kendinize söz vermelisiniz. Şeytan öfke, kin, düşmanlık gibi duygularla vesvese verir bu tür durumlarda kendimizi kontrol etmeyi bilmeli ve Allah'a sığınmalıyız. Dinimizin haram kıldığı içki, kumar, zina gibi şeylerden birinci sura kadar yaşayacağı için ona nesil verildi. İblis'in birçok çocukları vardır. Her birinin isimleri ve görevleri şeytanın o çocukları ve vazifeleri... 1. Hanzeb Namazda vesvese verir. Namazda böyle bir şey hissedince Allah'a Velhan Temizlikte çok su kullandırarak vesvese verir. Çok su kullandırır, sonra da gülüp alay Zellenbur Bu da çarşılarda esnafa bozuk mal satmayı, yalan yemini, malını methetmeyi, malın kusurunu gizlemeyi ve insanları aldatmayı güzel Vesnan Uyku şeytanıdır. Namaz ve diğer ibadetler için kafayı ve göz kapaklarını bastırır, zina ve hırsızlık gibi haramlar için insanı Betr Musibet şeytanıdır. Bağırıp çağırma, yüze tokat vurma gibi cahiliye adetlerini güzel Dasim Yemek koca arasında düşmanlık meydana getirmeye Metun veya mesût İnsanlar arasında yalan haberleri yayar, sonra onların aslı her duyduğunu konuşması yalan olarak kendine El Ebyaz Peygamberlere ve velilere musallat olan bir zararı dokunamaz, veliler ise onunla mücadele korudukları selâmettedir, korumadıkları ise sapıtırlar. Gazali'nin Bidayet-ül Hidaye şerhi Kaynak Tefcirut-Tesnim İÇİNE GİRMEKTEN KORKTUĞU EVLER / Ebu Saîd Raf'i b. el-Muallâ anlatıyor bana, "Mescidden çıkmadan önce Kur'an'daki en büyük sûreyi sana öğreteyim mi?" buyurdu ve elimden tuttu. Mescidden çıkmaya niyetlendiğimizde Ey Allah'ın Elçisi! "Kur'andaki en büyük sûreyi sana öğreteyim mi?" diye sormuştunuz, dedim. Hz. Peygamber de "O, yedi âyet olan el-Hamdü Lillâhi Rabbi'l-Âlemin sûresidir ve bana ihsan olunan Kur'an'dır" buyurdular Buhârî.İbn-i Abbas anlatıyor Cebrail Hz. Peygamber yanına oturduğunda yukarı cihetten bir çıtırtı sesi duyup başını yukarıya kaldırdı ve "Bu ses semadan sadece bugün açılan bir kapının sesidir" dedi. Hemen bir melek geldi. Cebrail, "Bu melek bundan önce hiç yeryüzüne inmemiştir" dedi. Sonra melek selam verdi ve "Senden önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nurla Fâtiha Sûresi ve Bakara Sûresi'nin sonlarıyla seni müjdeliyorum, onlardan okuyacağın her harfin karşılığı verilir" buyurdu Müslim.Ebu Hüreyre anlatıyor Hz. Peygamber "Evlerinizi kabirlere çevirmeyin, çünkü şeytan, içinde Bakara Sûresi okunan evlerden nefret eder" buyurdu Müslim.Ubeyy b. Ka'b anlatıyor Hz. Peygamber "Ey Ebu'l Munzir Allah'ın kitabındaki hangi âyetin daha büyük olduğunu bilir misin? buyurdular. Ben de "Allahu Lâ İlâhe İllâ Hüve'l Hayyu'l Kayyûm'dur" cevabını verince, "Ebu'l-Munzir! Mâşaallah, sorulan her şeyi biliyorsun!" buyurdular. MüslimEbu Mes'ud el-Bedrî anlatıyor şöyle buyurdu "Kim bir gecede Bakara Sûresi'nin son iki âyetini okursa ona yeter"Buhârî, Müslim.Ebu Umame el-Bahîlî anlatıyor Hz. Peygamber şöyle buyururken duydum "Kur'an okuyunuz, çünkü o kıyamet günü sahibine şefaat edecektir. Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini okuyunuz. Bu iki sûre kıyamet günü iki bulut ya da arkadaşlarını savunan saf saf olmuş iki kuş kafilesi gibidir. Bakara Sûresi'ni okuyunuz. Bu sûre sahibi için bereket; terk eden için ise üzüntü vesîlesidir. Onu okumayanlar bunu elde edemezler" Müslim.Ebu'd-Derdâ anlatıyor Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur "Kim Kehf Sûresi'nden on âyet ezberlerse Deccal'dan korunmuş olur." Bir başka rivayette ise "Kehf Sûresi'nin sonundan okursa" buyurulmaktadır Müslim.Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur "Cuma günleri kim Kehf Sûresi'ni okursa onun için iki cuma arası aydınlanmış olur". Hâkim, Beyhakî. Bu hadis sahihtir.İbn Mesud anlatıyor Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur "Mülk Sûresi kabir azabına manidir." Hâkim, Ebu Naim. Bu hadis sahihtir.İbn Ömer anlatıyor Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur "Kim kıyamet gününü müşahede etmek isterse Tekvir, İnfitâr ve İnşikak sûrelerini okusun, kıyameti gözleriyle görmüş gibi olur" Ahmed, Tirmizî, Hâkim.Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor Hz. Peygamber İhlâs Sûresi hakkında şöyle buyurmuştur "Hayatım yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, bu sûreyi okumak, bütün Kur'an'ın üçte birini okumaya denktir. "Bir başka rivayette ise Hz. Peygamber Ashabına "Ashabım! Kur'an'ın üçte birini bir gecede okumak size güçlük verir mi?" diye sormuştu. Bu soru Ashabına güç gelerek, Ya Rasûlallah! Hangimizin buna gücü yetebilir! demişlerdi. Bunun üzerine, Hz. Peygamber, "Kul Hüva'llahu Ehad Sûresi Kur'an'ın üçte biridir" buyurdu Buhârî.Muaz b. Enes anlatıyor Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur "Kim Kul Hüva'llahu Ehad Sûresi'ni on defa okursa, Allah onun için cennette bir ev yaptırır." Ahmed.Ukbe b. Âmir anlatıyor Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur "Hiç benzerleri bulunmayan, bu gece nazil olan âyetleri biliyor musunuz? Bunlar, Kul Eûzü Bi-Rabbil-Felak ile Kul Eûzü Bi-Rabbi'n Nâs'tır" Müslim ve Nesâî.Hz. Âişe anlatıyor "Hz. Peygamber her gece yatağına geldiği zaman iki elini birleştirerek Kul Hüvallahu Ehad, Kul Eûzü Bi-Rabbil-Felak, Kul Eûzü Bi-Rabbi'n-Nas sûrelerini okur, ellerine üfler, sonra da iki eliyle vucudunun, ellerinin eriştiği kısımlarını sıvazlardı. Elleriyle başını, yüzünü, vücudunun ön kısmını meshetmeye başlardı. Ve böyle okuyup üfleyerek vücudunu meshetmeyi üç defa tekrarlardı" Buhârî, Muslim.Hz. Âişe anlatıyor "Hz. Peygamber bir şeyden müşteki olduğu zaman Felâk ve Nâs sûrelerini okur, üzerine üflerdi. Ağrısı artınca ben ona Kur'an okur, bereketini dilemek için eliyle üzerini sıvazlardım". BuhârîNihat Hatipoğlu köşe yazısında "Şeytanın 15 azılı düşmanı"nı ve "Şeytanın sevdiği 10 kişi"yi şeytanın sevmediği 10 kişi...Şeytanın en çok nefret duyduğu kimlerdir ve nelerdir?/ 1- Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem O, bütün şeytanların ve şeytanlaşmış iki ayaklıların baş Adil imam idareci Adaletle geçireceği her dakika onun için cennet Mütevazı olan zengin. O büyüklenmez. Çünkü, mal ve mülkün bir imtihan için verildiğini Doğru Hüşû duyan Allah'tan korkan ve mütevazı Nasihat eden Kalbinde merhamet olan Tövbesinin üzerinde durup sebat eden Haramdan sakınan verâ sahibi kişi. Haram işlese bile hemen tövbe Taharet temizlik, gusul ve abdeste devam eden mümin. Çünkü temizlendikçe namaza Çok sadaka veren İnsanlarla olduğu zaman ahlakı güzel olan İnsanlara faydalı olan Kuran-ı Kerim'i öğrenen, ezberleyen ve gereğini yaşayan İnsanlar uyurken geceleri kıyamla uyanık ve namaz kılmakla geçiren şeytanın sevdiği 10 kişi...1- Zalim Kibirli zengin. İnsanlara karşı böbürlenir ve onları küçük Hain tüccar. İnsanları aldatan ve haklarını yiyen İçki içen ve buna devam edip tövbe etmeyen Kovuculuk yapan, insanlar hakkında laf taşıyan, aleyhlerinde konuşan Gösteriş sahibi Faiz yiyen ve bütün kazancını faize dayandıran Yetimin malını yiyen ve yetimi aldatan Zekâta mani olan zekâtı vermeyen, zekâtı verilmesi gereken yerlere vermeyen ve kendisine zekât almak düşmediği halde zekât alan ve böylece Müslümanların zekâtına mani olan.10- Tul-u emel sahibi olan Sonsuz arzu ve açgözlülüğü devam eden kişi.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ ۚ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُۥٓ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ بَٰلِغُ أَمْرِهِۦ ۚ قَدْ جَعَلَ ٱللَّهُ لِكُلِّ شَىْءٍ قَدْرًا Ve yerzukhu min haysu lâ yahtesibyahtesibu, ve men yetevekkel alâllâhi fe huve hasbuhhasbuhu, innallâhe bâligu emrihemrihî, kad cealallâhu li kulli şey’in kadrâkadren. Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur. Türkçesi Kökü Arapçası ve onu rızıklandırır ر ز ق وَيَرْزُقْهُ مِنْ yerden ح ي ث حَيْثُ لَا ummadığı ح س ب يَحْتَسِبُ ve kim وَمَنْ dayanırsa و ك ل يَتَوَكَّلْ عَلَى Allah’a اللَّهِ O فَهُوَ ona yeter ح س ب حَسْبُهُ şüphesiz إِنَّ Allah اللَّهَ yerine getirendir ب ل غ بَالِغُ buyruğunu ا م ر أَمْرِهِ elbette قَدْ koymuştur ج ع ل جَعَلَ Allah اللَّهُ için ك ل ل لِكُلِّ herşey ش ي ا شَيْءٍ bir ölçü ق د ر قَدْرًا Diyanet İşleri Başkanlığı Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur. Diyanet Vakfı 2-3 İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde nikâhınız altında tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah´a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah´a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Onu hatır ve hayaline gelmez bir taraftan rızıklandırır. Her kim Allah´a tevekkül ederse O ona yeter. Kesinlikle Allah emrini yerine getirir. Allah, her şey için bir ölçü tayin etmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah´a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. Ali Fikri Yavuz Bir de ona, ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Muhakkak ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir kader, ölçü ve muayyen bir zaman tayin etmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Ve onu hatır-u hayaline gelmez cihetten merzuk eder ve her kim Allaha tevekkül kılarsa o ona yetişir, her halde Allah emrini yerine getirir, Allah her şey için bir mıkdar ta´yin etmiştir Fizilal-il Kuran Ve ona beklemediği yerden rızk verir. Kim Allah´a güvenirse kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. Hasan Basri Çantay Onu haatır-u hayâline gelmeyecek bir cihetden de rızıklandırır. Kim Allaha güvenib dayanırsa O, kendisine yetişir. Şübhesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü ta´yîn etmişdir. İbni Kesir Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim, Allah´a tevekkül ederse; O, kendisine yeter. Şüphesiz ki Allah; emrini yerine getirendir. Gerçekten Allah; her şey için bir ölçü var etmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen Ve onu hiç hatırına gelmeyen bir cihetten merzûk buyurur ve her kim Allah´a tevekkül ederse artık O, ona kâfîdir. Şüphe yok ki Allah emrini yerine getirendir, muhakkak ki Allah her şey için bir miktar tayin buyurmuştur. Tefhim-ul Kuran Ve onu hesaba katmadığı bir yönden de rızıklandırır. Kim de Allah´a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, kendi emrini yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır.
Dünyadaki bütün insanlar, biri dışında aynı fikirde ve o tek kişi karşı fikirde olsa, o tek kişinin iktidarı ele geçirip tüm insanları susturma hakkı ne kadar yoksa, tüm insanların o tek kişiyi susturma hakkı da aynı derecede yoktur.. John Stuart Mill Paylaş 1133 şiiri kayıtlı HER ŞEY BİR AYET! NAZIM TAŞTAN Gönülden Mıs 5,0 / 5 kişi 14 beğenme 0 yorum 627 okunma HER ŞEY BİR AYET! Şu yaşadığımız dünya ne güzel! Nice hikmetlerle dopdolu hayat Düşünen kalp için kutsal ibadet İman eden için her şey bir ayet! KUR’AN-I MÜBİN Allah’tan geliverdi Kur’an-ı Mübin! Bu cihana gelmiş âlem şümul din! Kalplere, ruhlara hükmeder o güç Allah’tan gelmiştir bu yüce kanun! KUR’AN DA MANEVİ YÜCELİK Rezil sefil düzene sakın kul köle olma! Maneviyatta vardır gerçek asil yücelik İslam’dan daha iyi hakikat bulunamaz Kur’an da var adalet o manevi yücelik! KUR’AN-I AZİMÜŞAN İçimde açan güller sarmıştır her bir yanı Her seherde okurum Kur’an-ı Azim şanı! İman eden kalplere şifa sunmuş ferman Nice dertlere derman Kur’an-ı Azim şan! NAZIM TAŞTAN c Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. HER ŞEY BİR AYET! şiirine yorum yap Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz? Yorumlar Bu şiire henüz yorum yazılmamış. Şiir Künye Kayıt Tarihi 190111 Puan Okunma Sayısı 627 Yorum 0 yorum Beğeni 14 kişi Web Zaman Damgası
Her Şeyin Bir Zamanı Var Kutsal Kitap şöyle der “Her şeyin bir zamanı, gökler altında her işin bir vakti var.” Bu sözleri kaleme alan kişi, yani geçmişte yaşamış hikmetli Kral Süleyman, sözlerinin devamında doğmanın ve ölmenin, yapmanın ve yıkmanın, sevmenin ve nefret etmenin vakti olduğunu söyledi. Son olarak da şunu dile getirdi “Peki çalışıp didinenin harcadığı emekten ne kazancı var?” Vaiz 31-9. BU SÖZLERİ okuyan bazı kimseler, Kutsal Kitabın her olayın meydana geleceği zamanın önceden belirlendiğini öğrettiği sonucuna varıyor. Başka bir deyişle onlar, Kutsal Kitabın kader inancını desteklediğini düşünüyor. Bu doğru mu? Kutsal Kitap yaşamdaki her şeyin kader tarafından yönlendirildiği görüşünü destekler mi? “Kutsal Yazıların tümü Tanrı ilhamı” olduğundan, Kutsal Kitabın bir yerinde söylenen bir şey diğer kısımlarıyla uyum içinde olmalıdır. O halde Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitabın diğer kısımlarında bu konu hakkında neler yazdığına bakalım 2. Timoteos 316. Beklenmedik Zamanda Beklenmedik Olaylar Vaiz kitabının ilerki kısmında Süleyman şunları der “Güneş altında olanlara dönüp baktım Yarışı hep hızlı olan kazanmıyor; savaşı yiğitler, yiyeceği hikmetliler, serveti anlayışlılar, itibarı da bilgililer kazanmıyor.” Neden? Şöyle açıklıyor “Çünkü hepsi beklenmedik zamanda beklenmedik olaylarla karşılaşıyor” Vaiz 911. Süleyman yaşamdaki her şeyin kadere bağlı olduğunu söylemiyordu. Tersine insanların, yapmaya çalıştıkları şeylerin sonucunu önceden tam olarak bilemeyeceğini, çünkü hepsinin beklenmedik zamanda beklenmedik olaylarla karşılaştığını’ kastediyordu. Çoğu zaman insanın bir olayı yaşamasının tek nedeni, doğru zamanda doğru yerde ya da yanlış zamanda yanlış yerde olmasıdır. Örneğin şu sözü düşünün “Yarışı hep hızlı olan kazanmıyor.” ABD’nin California eyaletine bağlı Los Angeles kentinde yapılan 1984 Olimpiyat Oyunları’nda, bayanlar metre koşusunda meydana gelen meşhur, tuhaf kazayı belki gazetelerde okumuşsunuzdur. Biri Britanya’yı diğeri ABD’yi temsil eden iki koşucu, altın madalya için yarışıyorlardı. Fakat yolun yarısında çarpıştılar. Biri düşüp yarış dışı kaldı, diğerinin de morali o kadar bozuldu ki yarışı yedinci sırada tamamladı. Olayların böyle yön değiştirmesi onların kaderi miydi? Bazıları böyle düşünebilir. Fakat aslında ikisinin de yarışı kaybetmesine neden olan şey, kimsenin önceden tahmin edemeyeceği bir kazaydı. Peki onların çarpışacağı alınlarında mı yazılıydı? Yine bazıları böyle olduğunu düşünebilir. Fakat yorumcular kazayı, güç ve beceri yönünden birbirine denk olan bu iki atletin üstünlük sağlamak için girdiği kıyasıya rekabete bağlıyor. Kutsal Kitabın söylediği gibi, “hepsi beklenmedik zamanda beklenmedik olaylarla karşılaşıyor.” İnsan bir şey için ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun, önceden tahmin edilemeyen ve sonucu etkileyebilecek olaylar mutlaka olur ve bunun kaderle hiçbir ilgisi yoktur. Öyleyse Kutsal Kitap her şeyin bir zamanı var’ derken ne demek istedi? Bazılarının kader dediği şeyi, yani yaşamımızın varacağı noktayı değiştirmek için yapabileceğimiz bir şey var mı? Her İş İçin En Doğru Zaman Kutsal ruhun ilhamıyla bu sözleri kaleme alan Kutsal Kitap yazarı, burada herhangi birinin kaderinden veya bir kimsenin yaşamının varacağı noktadan değil, Tanrı’nın amaçlarından ve bunun insanlığı nasıl etkileyeceğinden söz ediyordu. Bunu nereden biliyoruz? Öncelikle bağlamdan bunu görebiliriz. Süleyman belirli bir “zamanı var” gibi görünen birçok şeyi sıraladıktan sonra şöyle yazdı “Tanrı’nın uğraşsın diye insanoğluna verdiği işi gördüm. O her şeyi vaktinde ve güzel yaptı” Vaiz 310, 11. Tanrı insanlığa yapacak birçok şey, birçok uğraş verdi ve Süleyman bunlardan bazılarını saydı. Ayrıca Tanrı bize yapmak istediğimizi seçme özgürlüğü de tanıdı. Ancak bir şeyin en iyi sonucu verebilmesi için doğru ya da uygun zamanda yapılması gerekir. Örneğin Süleyman’ın Vaiz 32’de kayıtlı olan “dikmenin vakti, dikileni sökmenin vakti var” sözlerini ele alalım. Çiftçiler her ürün için uygun bir ekim zamanı olduğunu bilir. Peki çiftçi bu basit gerçeği görmezden gelip bir ekini yanlış bir zamanda veya mevsimde ekerse ne olacak? Çok emek verdiği halde iyi ürün alamazsa, bunun sorumluluğunu kadere mi yüklemeli? Tabii ki hayır! Sorun çiftçinin ürünü doğru zamanda ekmemiş olmasıydı. Çiftçi, Yaratıcının kurduğu doğal düzene uysaydı iyi bir sonuç alabilirdi. Dolayısıyla Tanrı, bireylerin kaderini ya da her olayın sonucunu belirlemez; O’nun belirlediği şey, insanların yaptıklarının Kendi amacı doğrultusunda gelişmesini sağlayan kesin ilkelerdir. İnsanlar başarılı olmak için Tanrı’nın amaçlarını ve bunları gerçekleştirmek için belirlediği zamanı fark etmeli ve bununla uyumlu yaşamalıdır. Önceden belirlenen ve değiştirilemeyecek olan, bireylerin kaderi değil Tanrı’nın amaçladığı şeydir. Yehova, İşaya peygamber aracılığıyla şunları söyledi “Ağzımdan çıkan sözüm . . . . sonuca ulaşmadan Bana dönmez. Arzumu mutlaka gerçekleştirir, ne söylediysem mutlaka yerine getirir” İşaya 5511. O halde Tanrı’nın yeryüzü ve insanlığın geleceği hakkında söylediği ve mutlaka gerçekleşecek’ olan sözü, yani amacı nedir? Tanrı’nın Belirlediği Zamanı Anlamak Süleyman bu konuda bir ipucu vererek şöyle der “[Tanrı] her şeyi vaktinde ve güzel yaptı. Onların yüreğine de sonsuzluğu koydu; dolayısıyla, insanoğlu Tanrı’nın yaptığı işi baştan sona asla anlayamaz” Vaiz 311. Bu ayet hakkında çok şey yazılmıştır. Fakat gerçek şu ki, bir an gelir hepimiz içten içe hayatın anlamını ve sonumuzun nasıl olacağını merak ederiz. Geçmişten günümüze dek insanlar, uğraşıp didinmekten ibaret olan yaşamlarının ölümle sona ermesini kabullenmekte zorlanmıştır. Diğer tüm canlılardan farklı olarak biz insanlar sadece bugünü’ değil, yaşamın sonunu ve onun da ilerisini düşünürüz. Hatta sonsuza dek yaşama hayali bile kurarız. Neden? Ayetin açıkladığı gibi, Tanrı insanın yüreğine sonsuzluğu koydu.’ İnsanlar bu isteklerini karşılamak için ölümden sonra yaşam kavramına sarıldı. Bazıları, biz öldükten sonra da içimizde bir şeyin yaşamaya devam ettiğine inandı. Bazıları da ölüp yeniden doğduğumuzu ve bunun sonsuza dek devam eden bir ruhgöçü döngüsü olduğunu düşünüyor. Başkalarıysa Tanrı’nın yaşayacağımız her şeyi alnımıza yazdığını ve bu konuda yapabileceğimiz bir şey olmadığını düşünüyor. Ne yazık ki bu açıklamaların hiçbiri aklımızdaki soruları tam olarak yanıtlayamıyor. Çünkü Kutsal Kitabın dediği gibi, insanoğlu kendi çabalarıyla “Tanrı’nın yaptığı işi baştan sona asla anlayamaz.” Cevabı bulma konusundaki acizlikle öğrenme arzusu arasındaki bu köklü çelişki, düşünürlere ve filozoflara çağlar boyu sıkıntı vermiştir. Ancak yüreğimize bu arzuyu Tanrı yerleştirdiğine göre, bunu nasıl doyurabileceğimizi öğrenmek için O’na danışmak mantıklı olmaz mı? Üstelik Kutsal Kitap Yehova hakkında şöyle der “Elini açarsın, ve her canlıyı arzusuna göre doyurursun” Mezmur 14516. Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitabı araştırarak hem yaşam ve ölüm hakkında hem de Tanrı’nın yeryüzü ve insanlıkla ilgili amacı hakkında derin bir anlayış kazanabiliriz Efesoslular 311. [Sayfa 5’teki pasaj] “Yarışı hep hızlı olan kazanmıyor” Vaiz 911. [Sayfa 6’daki pasaj] Çiftçi bir ürünü doğru zamanda ekmediyse, verimsiz hasadın sorumluluğunu kadere mi yüklemeli? [Sayfa 7’deki pasaj] Yaşam ve ölüm hakkında düşünüyoruz, çünkü Tanrı insanlığın yüreğine sonsuzluğu koydu’
Isra Suresi Kaç Ayet? Isra suresinin ayet sayısı 111'dir. Isra Suresi Nasıl Okunur? Isra suresinin Arapça okunuşu şu şekildedir • Sübhanellezı esra bi abdihı leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezı barakna havlehu li nüriyehu min ayatina innehu hüves semıul besıyr. • Ve ateyna musel kitabe ve cealnahü hüdel li beni israiyle ella tettehızu min dunı vekıla • Zürriyyete men hamelna mea nuh innehu kane abden şekura. • Ve kadayna ila benı israiyle fil kitabi le tüfsidünne fil erdı merrateyni ve le ta'lünne ulüvven kebıra. • Fe iza cae va'dü ulahüme beasna aleyküm ıbadel lena ülı be'sin şedıdin fe casu hılaled diyar ve kane va'dem mef'ula. • Sümme radedna lekümül kerrate aleyhim ve emdednaküm bi emvaliv ve benıne ve cealnaküm eksera nefıra. • İn ahsentüm ahsentüm li enfüsiküm ve in ese'tüm feleha fe iz cae va'dül ahırati li yesuu vücuheküm ve li yedhulül mescide kema dehaluhü evvele merrativ ve liyütebbiru ma alev tetbıra. • Asa rabbüküm ey yerhameküm ve in udtüm udna ve cealna cehenneme lil kafirıne hasıyra. • İnne hazel kur'ane yehdı lilletı hiye akvemü ve yübeşşirul mü'minınellezıne ya'melunes salihati enne lehüm ecran kebıra. • Ve ennellezıne la yü'minune bil ahırati a'tedna lehüm azaben elıma. • Ve yed'ul insanü biş şerri düaehu bil hayr ve kanel insanü acula. • Ve cealnel leyle ven nehara ayeteyni fe mehavna ayetel leyli ve cealna ayeten nehari mübsıratel li tebteğu fadlem mir rabbiküm ve li ta'lemu adedes sinıne vel hısab ve külle şey'in fassalnahü tefsıyla. • Ve külle insanin elzemnahü tairahu fı unukıh ve nuhricü lehu yevmel kıyameti kitabey yelkahü menşura. • İkra' kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba. • Menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve la teziru vaziratüv vizra uhra ve ma künna müazzibıne hatt neb'ase rasula. Isra Suresinin Türkçe Anlamı Nedir? Isra suresinin Türkçe meali şöyledir • Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Muhammed'i bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. • Mûsâ'ya Kitab'ı Tevrat'ı verdik ve onu, "Benden başkasını vekil edinmeyin" diyerek, İsrailoğullarına bir rehber yaptık. • Ey kendilerini Nûh ile birlikte gemide taşıdığımız kimselerin çocukları! Gerçek şu ki, o çok şükreden bir kuldu. • Biz, Kitap'ta Tevrat'ta İsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz" diye hükmettik. • Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince sizi cezalandırmak için üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va'd idi. • Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık. • İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide Beyt-i Makdis'e girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik. • Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de cezaya döneriz. Biz cehennemi kafirlere bir zindan yapmışızdır. • Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükafat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler. • İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir. • Biz geceyi ve gündüzü kudretimizi gösteren iki alâmet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık. • Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. • "Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter" denilecektir. • Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz. Isra Suresinin Fazileti Nedir? Isra suresini okuyanlar içindeki kötü duygulardan kurtulur. Özellikle kıskançlık duygusu olanlar sureyi okuduklarında kötü düşünceleri ortadan kaybolur. Isra suresinin faziletleri arasında insanın kalbinde iyi düşünceler olmasına yardım etmesi yer alır.
her şeyin bir zamanı var ayet