Deneme Bir Değirmendir Bu Dünya. Anı: Yaşamak. Hikâye: İns . Süreyya Berfe, Bağa Gidenin Türküsü * Yalın ve içten bir söyleyişle kaleme alınmıştır. * Bu şiir şairin “Gün Ola” adlı şiir kitabından alınmıştır.
Etiket Bir Değirmendir Bu Dünya Cahit Zarifoğlu Sözleri Abdurrahman Cahit Zarifoğlu Türk şair ve yazar. Çocukluğu Siverek, Maraş ve Ankara’da geçti.
Taksitlifiyat : 12 x 2,92. % 30. 24 saatte kargo. Sepete Ekle. 3.00/5. Tavsiye et Hata bildir Favorilerime Ekle. Açıklama. Taksit Seçenekleri. Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu'nu başka bir açıdan tamamlamaktadır.
Gaziantep Yeni Dünya Vakfı Yükseköğretim Erkek Öğrenci Yurdu webmaster 2020-08-26T20:43:56+03:00 Gaziantep Yeni Dünya Vakfı Yükseköğretim Erkek Öğrenci Yurdu Emniyetevler Kağıthane Yükseköğretim Kız Öğrenci Yurdu Yeni Dunya Vakfi 2022-07-05T10:36:08+03:00
Şiir Üvercinka, Göçebe, Sevda Sözleri . TURGUT UYAR (1927-1985) Deneme: Bir Değirmendir Bu Dünya, Zengin Hayaller Peşinde Tiyatro: Sütçü İmam.
cash. Cahit Zarifoğlu sözleri nelerdir? En iyi Cahit Zarifoğlu sözleri! Cahit Zarifoğlu ile ilgili tüm sözler! Cahit Zarifoğlu aşk sözleri! Cahit Zarifoğlu yaşamak sözleri! Cahit Zarifoğlu şiir sözleri!CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ- Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa? - Düştümse sana bakarken Bitti o şiir, başka mısra gerekmez. - Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok. - Şöyle irice bir kelime bul ok atsın Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim. - Sen benim en şok saklandığım, sen benim durup durup Beni kabullen, kendini yanına al, gidelim. - Acını yaşa, öfkeni de yaşa ve seyret… Kendini sakın bastırma, öyle suyun üstünde akan yaprağa bakar gibi Her fikrin karşılığı bir duygu vardır. - Bize sözlerimizden çok yüreğimizden anlayan gerek- İnsan sevmeli… Bazen bir insanı, yahut bir ağacı ya da kanadı kırık bir kuşu… Zaten sevmese insan olur mu? - Neden diye sormayın hemen… Onu ben kendi kendime de açıklayabilmiş değilim Tarifini sorsalar… Her baktığımda, ilk defa görüyormuşum gibi… Az kalsın ölüyormuşsun gibi… - Şöyle olmuş Ben sen demişim sense Gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çok kirlenir. - Allah, taşıyamayacağımız derdi ömrümüze, yaşayamayacağımız aşkı gönlümüze Dedim ya… Oturuyorum sadece… İyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok. CAHİT ZARİFOĞLU AŞK SÖZLERİ- Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç Kalbinizi yumuşatın ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun. - Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları veya küfre hizmet Değil mi ki, kavuşmalarımız topal ayrılıklarımız koşar adım. - Ben onunla içimden Bir ölüm vefalı bir de sonbahar. - Dedim ya işte bocalıyorum. Yeniden yaşamaya başlamak kolay mı?- Şimdi bir aşk sahyası salacağım havalara .Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara - Kuşlara takılıp gidiyor Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen… - Dedi ki sen şairsin elindeki bu taş ne? Dedim ki şair aşka boyun eğer zulme değil!- Bir tabut düşün, içinde ben, içimde sen. - Şu küçücük kalpte nice hakkın Yıkılmak binaya mahsus bir şey değil ki, Züleyha. Bir insanın, bir cümle ile yıkıldığını gördüm ben. - Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum Bir kalbiniz vardır, onu hatırlayınız. - Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah'la barışık adamları Donuk sam yeli sanılabilir nefesimiz. - Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?CAHİT ZARİFOĞLU KİMDİR?Abdurrahman Cahit Zarifoğlu 1 Temmuz 1940, Ankara - 7 Haziran 1987, İstanbul Türk şair ve Çocukluğu Siverek, Maraş ve Ankara'da geçti. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirdi. Diriliş dergisinde şiirleri yayımlandı. Arvasilerden, Seyyid Kasım Arvasi'nin kızı Berat Hanım'la evlendi ve bu evlilikten üç kız, bir erkek evladı oldu. Nikâhında şahitliğini Necip Fazıl Kısakürek yapmıştır. 1973 yılında Sarıkamış'ta vatani hizmetine başlamış, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı'na katılmış ve 1975 yılında askerliğini tamamlamıştır. 1976 yılında Mavera dergisinin kuruluş çalışmalarında yer aldı. 7 Haziran 1987 tarihinde pankreas kanseri hastalığından İstanbul'da öldü. Kabri Üsküdar Beylerbeyi'ndeki Küplüce Mezarlığı'nda ve kayınpederi olan Kasım Arvasi ile yan yanadır. Her sene 7 Haziran'da sevenleri tarafından mezarı başında ve ödül Cahit Zarifoğlu adıyla Ankara ili Etimesgut ilçesi Eryaman 6. Etap Atakent 2. Kısımda bir ilkokul, İstanbul ili Başakşehir ilçesi 1. Etap konutlarında bir ilkokul, Kahramanmaraş ili Merkez ilçesinde itfaiyenin karşısında, Tavşantepe mahallesinde bir ortaokul, İstanbul ili Beylikdüzü ilçesi Ali Talip Özdemir Bulvarı Talat Paşa Sokakta ise bir lise, İstanbul'un Pendik ilçesine bağlı Çamlık mahallesinde bir cadde bulunmaktadır. İstanbul'un Esenler ilçesinde de Cahit Zarifoğlu Bilgi Evi bulunmaktadır. Ayrıca İstanbul ili Ataşehir ilçesinde yer alan 2014 yılında açılan bir imam hatip lisesine ismi verilmiştir. İstanbul Üsküdar'da Valide-i Atik Mahallesinde adını taşıyan bir park mevcuttur. 2003 yılından bu yana Şiir ve Edebiyat Girişimi tarafından her yıl ölüm yıl dönümüne yakın tarihlerde Cahit Zarifoğlu ödülü verilmektedir. Cahit Zarifoğlu İsmi ile Konya ili Selçuklu ilçesi Yazır mahallesinde bir ilköğretim okulu ve Beyşehir ilçesi Esentepe mahallesinde bir anadolu lisesi Şiirlerİşaret Çocukları, 1967Yedi Güzel AdamMenzillerKorku ve YakarışHikâye Mahalle KavgasıHikâyelerÇocuk hikâyesi SerçekuşKatıraslanAğaçkakanlarYürekdede ile PadişahKüçük ŞehzadeDeryaKuşların DiliMotorlu KuşÇocuk şiiri GülücükAğaç Okul Çocuklara Afganistan ŞiirleriRoman Savaş RitimleriAnaGünlük YaşamakDeneme Bir Değirmendir Bu DünyaZengin Hayaller PeşindeTiyatro Sütçü İmamAraştırma Rilke'nin Romanında Motifler Çeviren ve Yayına Hazırlayan Ümit Soylu Cahit Zarifoğlu Gündem Güncel Haberler
“Akil isen can gözün aç, tut kulak bu sözüme Bir değirmendir bu dünya, öğütür bir gün bizi” Cahit Zarifoğlu`nun Beyan Yayınlarından çıkan “Bir Değirmendir Bu Dünya” adlı kitabı; adını Cahidi Ahmet Efendi`nin bu beyitinden almıştır. Cahit Zarifoğlu`nu şiirlerind
Dünya değirmendir insanlar tahıl Ekilir biçilir un olur gider Cesedi gezdirir baştaki akıl Bire saygı duyan bin olur gider Her insanda ayrı ayrı hal vardır Çiçek sarı üzerinde bal vardır Önümüzde gidilecek yol vardır Ömür bitiminde sal olur gider Şeref der ki iki düşün bir söyle Elinden geldikçe insanlık eyle Bu dünyanın işi böyledir böyle Kimi fakir kimi han olur gider Aşık Şeref Taşlıova – Çıldır TwitterFacebookWhatsAppGoogle+BufferLinkedInPin It
Bir değirmendir dünya Bir değirmendir bu dünya... Eleğinden her an birileri geçer, gider. "Neden?" sorusunu kimse sormaz. Mesela 80 yıl sonra, dünyada şu anda nefes alanların %90'ı yaşamayacak bile... Bu kadar kısa bir hayatta kalp kırmak, üzmek, üzülmek niye? Sessizliği bozan kahkahalar olması gerekirken neden hıçkırıklar? Hayat çok kısa, üzülmek ve üzmek için çok ama çok daha kısa... Bu kadar kötülüğün ve karanlığın arasında sen iyi olsan? Sen bir ışık yaksan, tüm karanlığı dağıtsan... Polyanacılık diye düşünebilirsin ama değil. Bir ateşte sen yakmalısın karanlığa karşı. En basiti şu anda bu yazıyı okuyorsan hayattasın, nefes alıyorsun... Ve hâlâ boş boş oturuyorsun. Haydi kalk! Sev, sevil, aşk'ın tadına bak. Kendini dört duvar arasına mahkum etme sokağa çık. Hayat sokakta. Sokakta hiç tanımadığın bir insana gülümseyerek selam ver. Oksijeni, ciğerlerin patlayıncaya kadar içine çek. Dostlarınla kahve iç, sigara iç. Eve dönerken annene çiçek al, sevgiline hiçbir şey yokken "Seni seviyorum" de, dostlarına "iyi ki varsınız" de, bir parkın önünden geçerken bir çocuğun saçlarını okşayıp onu salıncakta salla, gece kahveni içerken en sevdiğin müziği açıp yıldızları izle... Yani YAŞA! Ne kadar uzun hayat sürdüğünün ne önemi var? Ne kadar yaşadığın önemli. Hayatı ıskalama lüksün yok! Hayat plan yapmak, üzmek, üzülmek, kalp kırmak, kötü olan her şey için o kadar kısa ki...Şimdi kalk ve YAŞA! Bu blogdaki popüler yayınlar Blog yazarak para kazan Bloggerlara gelir sağlayan birden fazla yöntem var ve çoğu blogger bunların birkaçını bir arada kullanıyor. Hangi yöntemin daha fazla para kazandıracağı, blogunuzun konusuna ve ziyaretçi kitlenize göre değişebilir. Şimdi blog yazarak para kazanmak için neler yapabileceğinize bir bakalım Görüntülü reklamlar Bir emlak sitesini ziyaret ettikten sonra farklı sitelerde karşınıza sık sık emlak reklamları çıktığını fark etmişsinizdir. İşte o reklamlara “ görüntülü reklam” diyoruz ve bu reklamların çoğu Google AdSense reklam ağından geliyor. Siz de Google AdSense’e kaydolarak sitenizin belli alanlarına reklam alabilirsiniz. Bu durumda sitenizde görünecek reklamları Google otomatik olarak belirliyor. Google AdSense, “ tıklama başına ödeme” PPC reklamcılığı denilen bir yöntemle çalışıyor. Yani ziyaretçileriniz blogunuzdaki reklamlara tıkladıkça para kazanıyorsunuz. AdSense reklamlarından kazanacağınız para; blogunuzun konusuna, diline ve ziyaretçilerinizin konumuna ülke Gelecekteki sevgiliye not . Meleğim; ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem, lokmalar boğazımda düğümleniyorsa, canım her an sıkkınsa, bulutlardan bile nem kapıyorsam, güneş doğsa bile tatmin olamıyorsam, inan bunlar sadece hayal ettiğim mübarek gözlerinin hasretindendir. Her gece uyumadan önce, senin en güzel rüyaları görmeni diliyorum. Allah'tan seni koruması için gönderdiği meleklerin kanatlarının öyle büyük olmasını istiyorum ki, en masum, en kırılgan halinde bile sana kimseler zarar veremesin. Aynı dünyanın çatısı altında, aynı oksijeni soluyor, aynı aya bakıyor da olsak belki de haberimiz yok birbirimizden. Aynı otobüse binmiş bile olabiliriz ya da aynı sıralara farklı zamanlarda oturmuşuzdur. Bir gece içerken sigaramı, saçlarının kokusunu rüzgarlar burnuma taşımış bile olabilir. Kim bilir? Başka yakada, başka bir şehirde ya da ülkede... Bir yerlerdesin biliyorum, inanıyorum, kaderimizin kesişeceği o anı bekliyorum. Sana papatyalar alacağım her sabah, işten gelirken sıcak Ak Parti'nin çöküş dönemi Ak parti her gecen gün kan kaybetmekte... Gençler, kendi tabanı, Saadet Partisinden, Doğru Yol, Anavatan gibi merkez sağın oylarını alarak 2002'den beri iktidarı elinde bulunduran Ak Parti'ye ne oldu da büyük bir çöküşe geçti? Halkın gözünde çözümsüz kalan ve hatalar silsilesi gün geçmiyor ki yenileri eklenmesin. Ak Parti'nin ve Cumhur ittifakının 2023 seçimlerinde iktidarı elde tutamayacağı aşikar. Her şey aslında sebep sonuç ilişkisiyle. Başarısız bir iktidar ve bu başarısızlıklar yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Kısaca bunları anlatmak istedim. Başarısız ekonomik politika; Tarımda bitmiş durumdayız, ithal tarım ürünleriyle ülkeyi ayakta tutmaya çalışmaktayız. Çiftçiye yeterli şekilde destek verilmemektedir. Çiftçi bir çok şekilde eylem yapmış ama sesleri bir türlü hükümet kanadında yankı bulmamıştır. Üretim ve yerli sanayi olmadığından Cumhuriyetin birikimlerini özelleştirerek elde ve hazinede bulunan para tükenmiştir. Yap-İşlet ve garanti ödeme politikası devletin sırtında
Sözleri ve müziği Tuğrul Dağcı'ya ait, güzel, güzel olduğu kadar anlamlı bir şarkı var “Dünya dönüyor sen ne dersen de/ Yıllar geçiyor fark etmesen de.” Şarkı, ilk defa, 1973 yılında, genç sanatçı Nilüfer tarafından seslendirildi. O duru sesin yankısı müzik atmosferinde kulakların ve gönüllerin pasını silmeye devam haftaların birinde, site refikimiz muhterem Serdar Özmilli Hoca’m bir yazısında “hareket” için “Kâinatın bütününde karşımıza çıkan bir realitedir.” tespitinde bulunmuş, “gök cisimlerinden atomun bünyesindeki parçacıklara, okyanustaki sulardan semadaki bulutlara, dağlardan yuvarlanan kayalardan taşlardan çöllerde uçuşan kum taneciklerine, bitkilerden hayvanlara, iş makinelerinden taşıt araçlarına kadar hemen her varlığın hareketinden söz edilebileceğini” ifade etmişti…Mübarek Ramazan ayının, manevi havanın zirveye ulaştığı günlerin gelmesiyle birlikte zihnime hücum eden bir düşünce hareketliliği söz konusu. Bu hareketlilik beni, hareket kelimesi üzerine düşünmeye sevk boşluk tanımaz; duran çürümeye, yok olmaya talip olmuş demektir. Onun için daima hareket etmek, duru kalmak için sürekli akmak gerek. Hareket etmek, akmak ama neye, nereye ve nasıl? Hareket için hareket, akmak için akmak çözüm değil elbette. Bir anlamı olmalı yapılan işin, yapılan iş, bir değer katmalı bütün aksiyon, devinimHareket, aksiyon, devinim güzel kelimeler bunlar. “Hareket”, “bir şeyin, bir nesnenin bütününün veya bir kısmının yerini, konumunu yâhut durumunu değiştirmesi, kımıldama, kımıldanma” anlamına gelen, Arapça kökenli bir kelimedir. Benzer bir kelime olan “aksiyon” da “etki ve değişiklik yapabilen fiil, eylem, düşünce, hareket ve iş” anlamıyla kullandığımız, Latince asıllı Fransızca kökenli bir başka kelime. Her iki kelimenin ortak ve odak noktası hareket. Kelimenin öz Türkçe karşılığı olarak “devinim” türetilmiş. Ama kelimelerin anlam katmanları ve çağrışım atmosferleri hiçbir zaman birbirinin aynı derinlik ve yükseklikte “Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılan ilerlemeler, akım” anlamıyla da hayatımızda yer alır İyilik hareketi, adalet hareketi, insani hareket, Garip Hareketi, vb. Hareket kelimesinin dilimizde on farklı anlamı var, diğer anlamlarını sözlüklere havale edip ve hareketHareket kelimesini anar anmaz, gerçek aydınlarımızdan -münevverlerimizden mi deseydim- Nurettin Topçu’yu ve onun da bu konuda ilham aldığı Maurice Blondel’i anmadan, aklımızın en mutena köşesine konuk etmeden geçmek olmazdı. Topçu ve Hareket Felsefesi başlıklı yazısında A. Osman Gündoğan, “Blondel’in Hareket Felsefesiyle yapmak istediği, insanın tabiî olarak yöneldiği tabiat-üstüne ruhun bir faaliyetiyle ulaşmak ve irade ile hareket sayesinde tabiat-üstüne ulaşmanın nasıl gerçekleştirilebileceğini göstermektir.” der bu felsefenin özünü Blondel’in eserinden alıntılayarak şöyle ortaya koyar “Ne kadar bayağı olursa olsun hiçbir hareket yoktur ki, içerisine ilahî varlık konulmuş olmasın, hiçbir hareket yoktur ki, bir tapınma doğurmasın. Hareketlerimizin her birinde içsel bir sonsuzluğun bulunduğu yolundaki müphem duygu, insanı bu ilahî varlığı bütün hayatı içerisine yaymaya sürüklüyor. Dinî hareket kendi başına öbürlerinden ayrı bir hareket değildir. Öbür hareketlerin hepsini kucaklamaya uzanır.”Bir varlık olarak insanın cevherini hareket oluşturur. İnsanı anlamak için onun hareketlerini anlamaya ihtiyacımız vardır. O hareketlerin toplamından oluşan dünyasını anlamak için de o denize dalmak gerekir. Bunu yapmadan insanı anlamak, onun tavır ve davranışlarını anlamak imkânsız noktaları, metotları ve hedefleri itibariyle Blondel ile hemen hemen aynı olan Nurettin Topçu’ya göre de hareket, insanın cevheridir. O, bu tür düşüncelerini bilhassa İsyan Ahlâkı’nda, İradenin Davası’nda, Var Olmak adlı eserlerinde ve Hareket dergisindeki pek çok yazısında ortaya âleminde, Evrende hareketKâinata baktığımızda, varlıklar âlemini tefekkürle seyrettiğimizde her yerde bir hareketin ve hareketliliğin var olduğunu görürüz. Yeryüzünde atomlar, canlılar, gökte kuşlar, bulutlar, onları harekete geçiren rüzgâr, hava akımları, yıldızlar, gezegenler, galaksiler… Bazıları bize hareketsizce, öyle duruyor gibi görünseler de orada ve onlarda daimî bir hareketin varlığı söz konusudur. Dünyanın hareket hâlinde olduğunu biliriz ama onun hareket ettiğini çok da gözümüzle fark edemeyiz. Bu, güneşin ışıkları, varlığın gölgesi sayesinde ancak fark edebildiğimiz bir gerçek olarak karşımıza durmaz da zaman durur mu, ruhlar sabit midir? Zaman durmadığı gibi ruhlarımız da daimî hareket hâlindedir. İç sesimizin neler söylediği, hayallerimizin nerelerde gezip dolaştığı herkesin kendi malumudur, öyle değil mi?Zaman dursaydı saatleri, geceyi, gündüzü, haftayı, ayları, yılları… bilebilir miydik? Mevsimlerin her birerinin ayrı ayrı güzelliklerine şahit olabilir miydik? Asırlar, binyıllar zihnimizde var olabilir miydi?Fıtratlar da durmaz, hareket onlar için de vardır. Onlar da hareket hâlindedir. Öyle olmasa bebeklik, çocukluk, gençlik, delikanlılık, olgunluk, yaşlılık, ileri yaşlılık, ihtiyarlık çağlarından bahsedebilir miydik? İnsan için olan bu kademelerin diğer canlılar için kendi türlerine ait türlü isimleri var. Onlardan haberdar olabilir miydik?Her şey faniAllah’tan gayri her varlık fanidir; yerinde durucu değildir, gidicidir. Fıtratı ve ruhu hareket hâlinde olan insanın kendisi sabit durabilir mi? O da hareket hâlinde, bu dünyada gezip gezip bir ağaç gölgeliğinde bir miktar gölgelendikten sonra bir başka âleme, ahirete, ebedi yurda hareket eder, edecektir de. Cahidî Ahmet Efendi dile gelsin de söylesin “Âkil isen can kulağın aç, nazar kıl sözüme/ Bir değirmendir bu dünyâ, öğüdür bir gün bizi/ … Âkil isen kıl seyâhat, git Resûlün yoluna/ Bir değirmendir bu dünyâ, öğüdür bir gün bizi.”Yunus Emre de “Dünya, bununla yedi gez doldu/ Ahir bizden de kalan dünyasın.” diyerek yedi rakamını çokluktan kinaye olarak kullanır ve bu dünyada kimsenin kalıcı olmadığını, herkesin gidici olduğunu sene aramızda oldukları hâlde, bu sene ebedi yurda göçmüş o kadar insanımız, yakınımız, dost ve arkadaşımız var ki!.. Geçen yaz, otuz beş yıl sonra ilk defa yüz yüze geldiğimiz bir arkadaşımı bundan beş ay önce ebedî âleme yolcu ettik. Daha on beş gün önce hakikatli bir komşumuzu ebediyete uğurladık…Beddiuzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye adlı eserinde bu gerçeğe dikkat çekerek “İnsan bir yolcudur. Bu yolculuk ise âlem-i ervahtan, rahm-i mâderden, sahavetten, gençlikten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, sırattan geçer bir uzun sefer-i imtihandır.” der. Son durak ahiret yurdu için gerekli hazırların yapılmasını, orada lazım olacakların buradan tedarik edilmesini tavır ve davranışta üslupİnsanın hareket hâlinde olduğu bir gerçek. İnsan bu gerçeği nasıl yaşamalı, hareketinin rengi, renginin tonu nasıl olmalı? Evet, insan önce insan olmalı ve insanca davranmalı, öyle hareket etmeli. İnsanlıktan çıkan, kıskanç ve ruhu körelmiş Kabil gibi değil, insanın ruhunu ve fıtratını yansıtan Habil gibi olmalı; Nice hakları, hukukları, mal ve mülkleri gasp eden Firavun, Karun gibi değil, hak ve hakikatin mümessili Musa ve Harun gibi yaşamalı ve öyle hareket etmelidir. Alınmış âhlarla, yenmiş kul haklarıyla değil; alınan gönüllerle, o gönüllerden dilenen minnet dolu “Allah razı olsun”larla dolu bir ömür dünyadan Firavun, Karun gibi yaşayanlar da gitti, Musa, Harun gibi yaşayanlar da. Birincilere, ebedi olarak bir cehennem hayatı; ikincilere sonsuz güzellik ve nimetlerle donatılmış bir cennet ikramı kucağını açmış Said Paşa, hareketin olması gereken rengini ve tonunu ortaya koyar “Halkı tahrib eyleyip de kendin âbâd eyleme/ Bu cihanda ev yapıp ukbâyı berbad eyleme/ Nef’in için zâlim-i bî-rahme imdat eyleme/ Âlemi tenfir eden ahvali mu’tad eyleme/ Müstakim ol Hazret-i Allah utandırmaz seni!” ne kadar da haklı değil mi bu ikazında?Günler devran edip dururYüce Mevlâ, Kitab-ı Kerim’inde “Şayet siz yara aldı iseniz, karşınızdaki düşman topluluğu da benzeri bir yara aldı. İşte Biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması, sizden şehitler edinmesi, müminleri tertemiz yapıp kâfirleri imhâ etmesi için, zafer günlerini insanlar arasında nöbetleşe döndürür dururuz. Allah zalimleri sevmez.” Âl-i İmran, 140 buyuruyor. Günlerin insanlar arasında dönüp durması sıkıntılarda, kederde olanlara ümit; sürür, neşe ve zevk içinde olanlara da derin bir baş döndürücü bir hızla gelişmesi karşısında hareketimiz de o nispette sürat kazanmış, iyilikler ve kötülükler o nispette çoğalmıştır. İyiliklerin çoğalması Allah’ın inayeti ve iyilerin çabasıyla mümkün olurken kötülüklerin çoğalması da şeytan ve avanelerinin, nefislerin dur durak bilmez, hız kesmez gayretleri hareketleriYeryüzünün hareketleri, sadece güneşin etrafındaki hareketiyle sınırlı değil. Onun bir de iç hareketleri var. Eskiden deprem olduğunda “hareket oldu” denirdi. Depremler, yeryüzünün silkinmesinden başka nedir ki? Elbette içten içe kaynamalar sebebiyle oluşan enerjinin boşalması vb. nedenlerle durum izah evet, yer kürenin iç hareketlerinin yüzeydeki varlıklara kendi yüzeyine etkisidir. Deprem sebebiyle farklı zamanlarda ve farklı yerlerde yüzlerce belki binlerce insan ölüyor. Ama bunun sorumlusu depremler değil; bizatihi insanların kendileri. İşte tam da bunun için derler ki “Deprem öldürmez, ihmal, çalıp çırpma, usul, esas ve kaidelere bağlı kalmama, onlara aykırı iş ve işler yapma öldürür.” Nitekim bunlara uyanların ülkesinde, depremden ölenlerin sayısı diğerlerine kıyasla yok ayak bir pergel gibi sabitHz. Mevlâna’nın bakış ve anlayışı içerisinde bir ayağımızla şeriata, dinimize, kendi iç değerlerimize, bizi biz yapan özelliklerimize sımsıkı bağlı kalarak diğer ayağımızla 72 milleti yani bütün dünyayı dolaşabiliriz. Kendinden ve değerlerinden şüphesi olmayanların başka kültürlerden korkmalarına gerek yoktur. Bu sebeple, sabit sağ ayağımızla sema ederek Allah’a kulluğumuzu ifa ve işaret edebiliriz. Hz. Mevlâna, “Her kul, her köle, azat edildiği zaman sevinir./ Rabbim, ben sana köle olduğum zaman/Sevinir bayram ederim.” diyor. Allah’a kulluk, aynı zamanda kula, nefsine ve nefislere kul olmaktan kaçınarak özgür olmanın hâlin gereği gibi hareket önemliAdab-ı muaşeret denilen “görgü kuralları”nın ana noktası diyebileceğimiz mukteza-yı hâl, yani, hâlin gereği gibi davranma; üslupta zamana, yere, duruma ve hitap edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün söylendiği yerin, zamanın gerçek ve gereklerine uygun olmasına dikkat etmek çok önemlidir. Bu da hareketin renginin bir ayının manevi atmosferinden ziyadece istifade etmek için söz, fiil, tavır ve davranışlarımıza dikkat etmeli bu bağlamda birikim ve kültürümüzü artıracak kaynaklara yönelmeli, eserleri okuyup anlama yönünde çaba sarf etmekten geri olarak A. Cahit Zarifoğlu’ndan bir anekdotla sözü bağlayalım “Karasakal” derler bir muhterem Hoca Efendi varmış. Konya’da veya Karaman’da, bir Hac kafilesine rehberlik ederek otobüsle yola koyulmuşlar. Sınırı geçmişler. Hoca da koyu sigara tiryakisi. Öndeki koltuğunda şöyle arka sıralara doğru bakmış, hemen herkesin ağzında bir sigara, tüttüre tüttüre Hacca gidiyorlar. Aşka gelmiş -Ey Müslümanlar! demiş, nereye gittiğimizi hiç düşündünüz mü? Yolumuz Kutsal Kâbe’ye, Kara Donlu Beytullah’a, yani Allah’ın Evine. Peki şu hâlimiz ne? Elleriniz, ciğerleriniz, zihniniz şu meretle meşgul. Bu ne hâldir? Sigara içerken, nasıl tefekkür eder, dua eder, Hacca gidersiniz?” Bir Değirmendir Bu Dünya***Not Bütün İslam âleminin Ramazan-ı şerifleri mübarek olsun. Ramazan’ın vicdani uyanmalara, barış ve huzura vesile olmasını, düşmanlıkların, kederlerin son bulmasını, dert ve hastalıklardan insanlığın kurtulmasını Yüce Mevlâ’dan niyaz ederim. Hoş geldin, ey mübarek zaman!
bir değirmendir bu dünya sözleri