cash. 56 - Vakia Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali Bismillâhirrahmânirrahîm. 1. O beklenen müthiş olay olduğunda, 2. Yoktur onun oluşunu yalanlayacak. 3. Kimini alçaltır, kimini yükseltir. 4. Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında, 5. Dağlar bir serpilişle serpildiğinde, 6. Hepsi un-ufak olup dağılmıştır. 7. Ve sizler, üç çift/sınıf oluvermişsinizdir. 8. İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı? 9. İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı? 10. Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler... 11. İşte onlardır yaklaştırılanlar. 12. Nimetlerle dolu bahçelerdedirler. 13. Büyük kısmı öncekilerden, 14. Az bir kısmı da sonrakilerden. 15. Süslü, nakışlı tahtlar üzerinde, 16. Onlar üstünde karşılıklı yan gelip yaslanırlar. 17. Gencecik uşaklar dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır. 18. Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde. 19. Ne başları döner ondan ne de akılları karışır. 20. Ve meyveler, gönüllerince seçtiklerinden. 21. Ve kuş eti iştahlarınca beğendiklerinden. 22. Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü. 23. Titizlikle korunan inciler misali; 24. Yaptıklarına karşılık olarak. 25. Ne boş bir laf işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey. 26. Sadece "Selam, selam!" denir. 27. Uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı? 29. Meyve dizili muz ağaçları, 32. Birçok meyveler arasındadırlar. 33. Ne tükenir ne yasaklanır. 34. Yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde. 35. Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış, 36. Hepsini bakireler yapmışızdır, 37. Yaşıt cilveli dilberler halinde, 38. Uğur ve mutluluk yâranı için. 39. Bir bölümü öncekilerden. 40. Bir bölümü de sonrakilerden. 41. Ve şomluk ve uğursuzluk yâranı. Nedir şomluk ve uğursuzluk yâranı? 42. İliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, 43. Simsiyah bir gölge altındadırlar. 44. Ne serindir ne de cömert. 45. Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı. 46. O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı. 47. Ve şöyle derlerdi "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?" 48. "Önceki atalarımız da mı?" 49. De ki "Öncekiler de sonrakiler de." 50. Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir. 51. Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar! 52. Zakkumdan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler. 53. Karınları dolduracaklar ondan, 54. Üzerine içecekler kaynar sudan, 55. Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler. 56. Din gününde ağırlanışları böyledir. 57. Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı? 58. Akıttığınız meniyi gördünüz mü? 59. Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa yaratıcılar bizler miyiz? 60. Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz. 61. Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden oluşturacağız. 62. Yemin olsun, ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı? 63. Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü? 64. Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöl haline getirirdik de başlardınız şu şekilde gevelemeye 66. "Vallahi, kayba uğrayıp borçlandık." 67. "Doğrusu mahrum bırakıldık biz." 68. Şu içmekte olduğunuz suya baktınız mı? 69. Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indirenler bizler miyiz? 70. Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi? 71. Çakıp çakıp çıkardığınız o ateşi gördünüz mü? 72. Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz? 73. Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık. 74. O halde o yüce Rabbinin adını tespih et! 75. İş onların sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum. 76. Ve eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu. 77. O, kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır. 78. Titizlikle saklanan bir Kitap'tadır. 79. Ona, arındırılmışlardan başkası dokunmaz. 80. Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. 81. Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz? 82. Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz? 83. Ya o canın boğaza gelip dayandığı zaman! 84. İşte o zaman siz bakakalırsınız! 85. Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz. 86. Madem ceza görmeyecek kişilersiniz, 87. Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize. 88. Eğer o, yaklaştırılanlardan ise; 89. Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona. 90. Eğer kutlu, uğurlu kişilerdense, 91. "Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona. 92. Eğer yalanlayan sapıklardansa; 93. Kaynar sudan bir ziyafet, 94. Ve cehenneme salıverilme var ona. 95. İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek!
81/TEKVİR SURESİ Ali Bulaç Rahman ve Rahim Olan Allah`ın Adıyla Diyanet Vakfı Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Edip Yüksel Rahman ve Rahim ALLAH'ın ismiyle. Elmalılı Hamdi Yazır Bismillahirrahmanirrahim Süleyman Ateş Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla.. Yaşar Nuri Öztürk Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla... - Ali Bulaç 1- Güneş, köreltildiği zaman, Diyanet Vakfı 1. Güneş katlanıp dürüldüğünde, Edip Yüksel 1. Güneş yuvarlandığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 1-O güneş dürüldüğünde, Süleyman Ateş 1. Güneş büzüldüğü zaman, Yaşar Nuri Öztürk 1 Güneş büzülüp dürüldüğünde, - Ali Bulaç 2- Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman, Diyanet Vakfı 2. Yıldızlar kararıp döküldüğünde, Edip Yüksel 2. Yıldızlar sönüp düştüğü zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 2-yıldızlar bulandığında, Süleyman Ateş 2. Yıldızlar kararıp döküldüğü zaman, Yaşar Nuri Öztürk 2 Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde, - Ali Bulaç 3- Dağlar, yürütüldüğü zaman, Diyanet Vakfı 3. Dağlar sallanıp yürütüldüğünde, Edip Yüksel 3. Dağlar yürütüldüğü zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 3-dağlar yürütüldüğünde, Süleyman Ateş 3. Dağlar yürütüldüğü zaman, Yaşar Nuri Öztürk 3 Dağlar yürütüldüğünde, - Ali Bulaç 4- Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman, Diyanet Vakfı 4. Gebe develer salıverildiğinde, Edip Yüksel 4. En değerli mallar terkedildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 4-kıyılmaz mallar bırakıldığında, Süleyman Ateş 4. On aylık gebe develer başı boş bırakıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 4 O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında, - Ali Bulaç 5- Vahşi-hayvanlar, toplandığı zaman, Diyanet Vakfı 5. Vahşî hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde, Edip Yüksel 5. Yabani hayvanlar toplandığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 5-vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, Süleyman Ateş 5. Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 5 Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, - Ali Bulaç 6- Denizler, tutuşturulduğu zaman, Diyanet Vakfı 6. Denizler kaynatıldığında, Edip Yüksel 6. Denizler kaynatıldığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 6-denizler ateşlendiğinde, Süleyman Ateş 6. Denizler kaynatıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 6 Denizler kaynatıldığında, - Ali Bulaç 7- Nefisler, birleştiği zaman, Diyanet Vakfı 7. Ruhlar bedenlerle birleştirildiğinde, Edip Yüksel 7. Nefisler/kişiler çiftleştirildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 7-ruhlar eşleştirildiğinde. Süleyman Ateş 7. Nefisler çiftleştirildiği zaman. Yaşar Nuri Öztürk 7 Benlikler çiftleştirildiğinde, - Ali Bulaç 8- Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman Diyanet Vakfı 8. Diri diri toprağa gömülen kıza, sorulduğunda, Edip Yüksel 8. Canlı canlı gömülen kız çocuğu sorulduğu zaman Elmalılı Hamdi Yazır 8 -Diri diri gömülen kıza sorulduğunda; Süleyman Ateş 8. Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza Yaşar Nuri Öztürk 8 O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda, - Ali Bulaç 9- 'Hangi suçtan dolayı öldürüldü?' Diyanet Vakfı 9. "Hangi günah sebebiyle öldürüldü?diye. Edip Yüksel 9. Hangi suçtan ötürü öldürüldü diye. Elmalılı Hamdi Yazır 9-hangi suçtan öldürüldü diye, Süleyman Ateş 9. Hangi günahı yüzünden öldürüldü? diye. Yaşar Nuri Öztürk 9 Hangi günah yüzünden öldürüldü diye! - Ali Bulaç 10- Sahifeler amel defterleri açıldığı zaman, Diyanet Vakfı 10. Amellerin yazılı olduğu defterler açıldığında, Edip Yüksel 10. Kayıtlar yayımlandığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 10-defterler açıldığında, Süleyman Ateş 10. Amel defterleri açılıp yayıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 10 Sayfalar açılıp göz önüne konduğunda, - Ali Bulaç 11- Gök, sıyrılıp-yüzüldüğü zaman Diyanet Vakfı 11. Gökyüzü sıyrılıp alındığında, Edip Yüksel 11. Gök yerinden oynatıldığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 11-gök yüzü sıyrılıp açıldığında, Süleyman Ateş 11. Gök sıyrılıp açıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 11 Göğün örtüsü soyulup indirildiğinde, - Ali Bulaç 12- Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman, Diyanet Vakfı 12. Cehennem tutuşturulduğunda, Edip Yüksel 12. Cehennem alevlendirildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 12-cehennem kızıştırıldığında, Süleyman Ateş 12. Cehennem alevlendirildiği zaman, Yaşar Nuri Öztürk 12 Cehennem kızıştırıldığında, - Ali Bulaç 13- Cennet de yakınlaştırıldığı zaman, Diyanet Vakfı 13. Ve cennet yaklaştırıldığında, Edip Yüksel 13. Cennet yaklaştırıldığı zaman, Elmalılı Hamdi Yazır 13-cennet yaklaştırıldığında, Süleyman Ateş 13. Cennet yaklaştırıldığı zaman, Yaşar Nuri Öztürk 13 Cennet yaklaştırıldığında, - Ali Bulaç 14- Artık her Nefis, neyi hazırladığını bilip-öğrenmiştir. Diyanet Vakfı 14. Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır. Edip Yüksel 14. Her kişi ne yapıp getirdiğini bilir. Elmalılı Hamdi Yazır 14-bir nefis herkes ne hazırladığını anlar. Süleyman Ateş 14. Her can, ne yapıp getirdiğini bilir. Yaşar Nuri Öztürk 14 Her benlik, önceden ne hazırlamışsa bilmiş olacaktır. - Ali Bulaç 15- Artık hayır; yemin ederim gündüz sinip gece dönen gezegenlere, Diyanet Vakfı 15. Şimdi yemin ederim o sinenlere , Edip Yüksel 15. Andolsun gizlenen yıldızlara, Elmalılı Hamdi Yazır 15-Şimdi yemin ederim o sinenlere, Süleyman Ateş 15. Yoo, yemin ederim o geri kalıp gizlenenlere; Yaşar Nuri Öztürk 15 Hayır, iş onların sandığı gibi değil! Yemin olsun o sinip gizlenenlere, - Ali Bulaç 16- Bir akış içinde yerini alanlara; Diyanet Vakfı 16. O akıp akıp yuvasına gidenlere, Edip Yüksel 16. Akıp deliklerine girenlere. Elmalılı Hamdi Yazır 16-o akıp akıp yuvasına girenlere, Süleyman Ateş 16. Akıp gidenlere, dönüp saklananlara, Yaşar Nuri Öztürk 16 Akıp akıp giderek yuvasına girenlere, - Ali Bulaç 17- Kararmaya ilk başladığı zaman, geceye andolsun, Diyanet Vakfı 17. Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun, Edip Yüksel 17. Andolsun kararmaya başlayan geceye, Elmalılı Hamdi Yazır 17-yöneldiği zaman o geceye, Süleyman Ateş 17. Sırtını dönen geceye, Yaşar Nuri Öztürk 17 Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye, - Ali Bulaç 18- Ve nefes almaya başladığı zaman, sabaha; Diyanet Vakfı 18. Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki, Edip Yüksel 18. Ve nefes almağa başlayan sabaha, Elmalılı Hamdi Yazır 18-nefeslendiği zaman o sabaha ki, Süleyman Ateş 18. Soluk almağa başlayan sabaha, Yaşar Nuri Öztürk 18 Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha, - Ali Bulaç 19- Şüphesiz o Kur'an, üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten Allah'tan getirdiği sözüdür; Diyanet Vakfı 19. O Kur'an, şüphesiz değerli,bir elçinin Cebrail'in getirdiği sözdür. Edip Yüksel 19. Bu, onurlu bir elçinin sözüdür. Elmalılı Hamdi Yazır 19-muhakkak o Kur'an, şerefli bir elçinin getirdiği bir sözdür. Süleyman Ateş 19. Andolsun bunlara Ki o, değerli bir elçinin Cebrail'in sözüdür. Yaşar Nuri Öztürk 19 Ki o, çok değerli bir elçinin sözüdür. - Ali Bulaç 20- Bu elçi, Bir güç sahibidir, arşın sahibi katında şereflidir. Diyanet Vakfı 20. O elçi güçlü, Arş'ın sahibi Allah'ın katında çok itibarlıdır. Edip Yüksel 20. Güçlüdür; Yönetimin Sahibi katından yetkilidir. Elmalılı Hamdi Yazır 20-O elçi, pek güçlü, Arş'ın sahibinin katında itibarlıdır. Süleyman Ateş 20. O elçi, Güçlüdür, Arşın sahibi Allah katında yücedir. Yaşar Nuri Öztürk 20 Çok güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır. - Ali Bulaç 21- Ona itaat edilir, sonra güvenilirdir. Diyanet Vakfı 21. O orada sayılan, güvenilen bir elçi dir. Edip Yüksel 21. Kendisine uyulmalı ve güvenilmeli. Elmalılı Hamdi Yazır 21-Orada kendisine itaat edilendir, güvenilendir. Süleyman Ateş 21. Orada kendisine ita'at edilen, güvenilendir. Yaşar Nuri Öztürk 21 İtaat edilir orada kendisine, emindir. - Ali Bulaç 22- Sizin sahibiniz bir deli değildir. Diyanet Vakfı 22. Arkadaşınız Muhammed de mecnun değildir. Edip Yüksel 22. Arkadaşınız deli değildir. Elmalılı Hamdi Yazır 22-Yoksa sizin arkadaşınız Muhammed, delirmiş değildir. Süleyman Ateş 22. Arkadaşınız cinli değildir. Yaşar Nuri Öztürk 22 Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir. - Ali Bulaç 23- Andolsun o peygamber, onu apaçık bir ufukta görmüştür. Diyanet Vakfı 23. Andolsun ki, onu Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür. Edip Yüksel 23. Onu apaçık bir ufukta görmüştür. Elmalılı Hamdi Yazır 23-Vallahi onu Cebrail açık ufukta gördü. Süleyman Ateş 23. Andolsun Muhammed onu apaçık ufukta görmüştür. Yaşar Nuri Öztürk 23 Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü. - Ali Bulaç 24- O, gayb haberlerine karşı söylediklerinden dolayı suçlanamaz ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz. Diyanet Vakfı 24. O, gaybın bilgilerini sizden esirgemez. Edip Yüksel 24. O, hiçbir haberi gizlemiyor. Elmalılı Hamdi Yazır 24-O, gayb hakkında kıskanılır da değildir. Süleyman Ateş 24. O, gayb hakkında verdiği haberlerden dolayı suçlanamaz. Yaşar Nuri Öztürk 24 O, gayb konusunda cimri değildir. - Ali Bulaç 25- O Kur'an da kovulmuş şeytanın sözü değildir. Diyanet Vakfı 25. O lânetlenmiş şeytanın sözü de değildir. Edip Yüksel 25. O, kovulan şeytanın sözü olamaz. Elmalılı Hamdi Yazır 25-Ve o Kur'an, kovulmuş şeytanın sözü değildir. Süleyman Ateş 25. O Kur'an kovulmuş şeytanın sözü değildir. Yaşar Nuri Öztürk 25 Ve o, kovulmuş şeytanın sözü değildir. - Ali Bulaç 26- Şu halde nereye kaçıp-gidiyorsunuz? Diyanet Vakfı 26. Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? Edip Yüksel 26. Öyleyse nereye gidiyorsunuz? Elmalılı Hamdi Yazır 26-Böyle iken siz nereye gidiyorsunuz? Süleyman Ateş 26. O halde nereye gidiyorsunuz? Yaşar Nuri Öztürk 26 Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? - Ali Bulaç 27- O Kur'an, alemler için yalnızca bir zikirdir; Diyanet Vakfı 27. O, herkes için, bir öğüttür, Edip Yüksel 27. Bu, tüm halklara bir mesajdır. Elmalılı Hamdi Yazır 27-O, sadece bir öğüttür, alemler için. Süleyman Ateş 27. O, alemlere öğüttür. Yaşar Nuri Öztürk 27 O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir. - Ali Bulaç 28- Sizden dosdoğru bir yön istikamet tutturmak dileyenler için. Diyanet Vakfı 28. Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de. Edip Yüksel 28. Sizden doğru davranmak isteyenler için... Elmalılı Hamdi Yazır 28-Ve içinizden dosdoğru olmayı dileyenler için. Süleyman Ateş 28. Aranızdan doğru hareket etmek isteyen için; Yaşar Nuri Öztürk 28 İçinizden, dosdoğru yürümek isteyen için. - Ali Bulaç 29- Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Diyanet Vakfı 29. Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Edip Yüksel 29. Ne dilerseniz, ancak evrenlerin Rabbi olan ALLAH'ın dilediğine göredir. Elmalılı Hamdi Yazır 29-Fakat o alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz! Süleyman Ateş 29. Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Yaşar Nuri Öztürk 29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! -
1. Elif, Lâm, Mîm, Râ. O Kitap’ın ayetleridir bunlar. Ve sana Rabbinden indirilen, haktır. Ne var ki, insanların çokları iman etmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Allah odur ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine egemen olmuştur. Güneş’i ve Ay’ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir O... Ayetleri birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık seçik inanasınız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O’dur. Bütün meyvalardan kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Yeryüzünde birbirine sırt vermiş komşu kıtalar, üzümlerden bahçeler, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki, bir tek suyla sulanırlar. Biz bunların, yemişlerde bir kısmını diğer bir kısmına üstün kıldık. Bütün bunlarda aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ki ibretler vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Eğer şaşıyorsan, esas şaşılacak olan onların şu sözüdür "Biz toprak olunca mı ve gerçekten mi yeni bir yaratılış içinde bulunacağız?" Bunlar Rablerini inkâr edenlerdir. Ve bunlar boyunlarına bukağılar vurulanlardır. Bunlar ateşe dost olanların ta kendileridir; orada sürekli kalacaklardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Senden, güzellikten önce kötülük istemede acele ediyorlar. Halbuki önlerinden pek çok örnek gelip geçti. Şu da bir gerçek ki, Rabbin insanlara karşı, zulümlerine rağmen af sahibidir. Ve Rabbinin azabı elbette çok şiddetlidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Küfre sapmış olanlar şöyle derler "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" Sen sadece bir uyarıcısın ve her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir. O’nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Gaybı da görünen âlemi de bilendir/Âlim’dir O... Kebîr, sınırsızca büyük O’dur; Müteâl, sonsuzca yüce O’dur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Sizden, sözü saklayan da açıklayan da geceye sığınıp gizlenen de gündüz yol alan da onun için birdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah’ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah’ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Size, hem korku hem ümit olsun diye şimşeği gösteren O’dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Gök gürültüsü O’nu hamd ile tespih eder; melekler de O’ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O’na karşı mücadele edip duruyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Gerçek dua yalnız O’na/hak davet yalnız O’nun için yapılır. O’nun dışında yalvarıp davet ettikleri ise onlara hiçbir şekilde cevap veremezler. Onlar, ağzına ulaşsın diye iki avucunu suya doğru açan ama suya ulaşamayan birinden başkasına benzemiyorlar. Küfre sapanların dua ve davetleri, şaşkınlığa dalmaktan başka bir işe yaramaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah’a secde eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. De ki "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki "Allah." De ki "O’nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah’a, tıpkı O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki "Allah’tır her şeyi yaratan, O’dur Vâhid ve Kahhâr olan." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçülerince/kaderlerine göre sel oldu, ardından da sel, üste çıkan köpüğü taşır hale geldi. Bir süs eşyası veya âlet yapmak isteğiyle ateşte körükledikleri şeylerde de benzeri bir köpük vardır. Allah hakla bâtılı işte böyle örneklendiriyor Köpük, atılır gider; insanlara yararlı olansa toprakta kalır. Allah, işte bu şekilde örnekler verir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Rablerinin çağrısına olumlu cevap verenler için güzellik vardır. O’na olumlu cevap vermeyenlere gelince, yeryüzündekilerin tamamı onların olsa, bir o kadar da ilave edilse, kurtulmak için bunların tümünü fidye verirlerdi. Böylelerinin hesabı kötü olacaktır; varacakları yer de cehennemdir. Ne kötü yataktır o! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biriyle aynı mıdır? Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. İşte bunlardır, Allah’a verdikleri söze sadık kalanlar ve antlaşmayı bozmayanlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Onlar, Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi ulaştırırlar, Rablerinden korkarlar ve hesabın kötüsünden ürperti duyarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Onlar, Rablerinin yüzünü arzulayarak sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık dağıtırlar ve kötülüğü güzellikle savarlar. İşte bunlar içindir ölümsüz yurt. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Adn cennetleri bunlar içindir. Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden hayra ve barışa hizmet etmiş olanlarla birlikte girerler oraya. Meleklerse her kapıdan yanlarına sokulurlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. "Selam size, sabrettiğiniz için! Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu!" derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Allah’a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgun çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet var. Yurdun en kötüsü de onların olacak. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Allah, dilediği kimse için rızkı alabildiğine açar da sınırlayıp kısar da. İğreti dünya hayatıyla sevinip şımardılar. Oysaki dünya hayatı, âhirete oranla sadece küçük bir nimetlenme. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Küfre sapanlar derler ki "Rabbinden ona bir mucize indirilseydi ya!" De ki "Allah dilediğini/dileyeni saptırır. Doğruya yöneleni de kendisine iletir." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah’ın zikriyle/Kur’an’ıyla tatmin bulan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah’ın zikriyle/Kur’an’la tatmin bulur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. İman edip hak ve barış uğruna iyi işler yapanlara mutluluk ve müjde var, güzel bir gelecek var. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. İşte seni böylece, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmet içinde resul kıldık ki, onlar Rahman’a küfrederlerken sen kendilerine, sana vahyettiğimizi okuyasın. De ki "O’dur benim Rabbim, ilah yok O’ndan başka, O’na dayanmışım ben! Yalnız O’nadır tövbem!" Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Kendisiyle, dağların yürütüldüğü yahut yerkürenin parçalandığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an mı olsaydı! Hayır, iş ve oluşun tümü Allah’ındır. İman edenler hâlâ ümidi kesip anlamadılar mı ki, Allah dileseydi elbette insanlara tümden hidayet verirdi. O küfre sapanlara gelince, sanayi olarak ürettiklerinin sonucu halinde başlarına gülle, tokmak türünden belalar inmeye devam edecek yahut o belalar onların yurtlarının yakınına konacak. Ta, Allah’ın vaadi gelinceye değin. Allah, vaadine asla ters düşmez. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay edildi. İnkâr edenlere biraz süre verdim ama sonunda hepsini yakaladım. Gördüler nasılmış azap! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Allah’a ortaklar tanıdılar. Peki, her benliğin yaptığı işin başında duranla bunlar bir mi? De ki "Onları isimlendirin. Yoksa siz Allah’a, yeryüzünde bilmediği birşey mi haber veriyorsunuz? Yoksa, anlamsız bir laf mı ediyorsunuz?" Hayır, küfre sapanlara, tuzakları süslü gösterildi de yoldan döndürüldüler. Allah’ın şaşırttığına kılavuzluk edecek yok. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Dünya hayatında bir azap var onlar için; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah’a karşı koruyacak kimse de yoktur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş... Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki "Bana, yalnız Allah’a kulluk etmem, O’na ortak koşmamam emredildi. Ben O’na yakarır, O’na davet ederim. Dönüşüm de O’nadır." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. İşte biz o Kur’an’ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah’tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah’ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Allah dilediğini silip yok eder, dilediğini sâbit tutar. Kitap’ın anası/ana Kitap O’nun katındadır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Görmüyorlar mı ki biz o yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Allah hükmeder; O’nun hükmünü denetleyecek de yoktur. Hesabı çok çabuk görür O. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Onlardan öncekiler de tuzak kurmuştu, ama tüm tuzaklar Allah’ındır. Her benliğin ne kazandığını O bilir. Kâfirler de bilecek sonsuzluk yurdu kimindir! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Küfre sapanlar "Sen gönderilmiş bir elçi değilsin." diyorlar. De ki "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah, bir de yanında kitap bilgisi bulunanlar yeter." Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
36 - Yasin Suresi - Yaşar Nuri Öztürk Meali Bismillâhirrahmânirrahîm. 2. Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki, 3. Hiç kuşkusuz, sen, gönderilen elçilerdensin; 4. Dosdoğru bir yol üzerindesin. 5. Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin. 6. Babaları uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin. 7. Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler. 8. Biz onların boyunlarına bukağılar geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların kafaları yukarı kalkıktır. 9. Önlerine bir set, arkalarına da başka bir set çektik. Böylece onları kuşatıp sardık; artık onlar görmezler. 10. Sen ha uyarmışsın onları ha uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar. 11. Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele! 12. Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onların önden gönderdiklerini de eserlerini de yazarız! Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir. 13. Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya. 14. Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi "Biz, size gönderilen elçileriz!" 15. Kent halkı dedi ki "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." 16. Dediler "Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderilmiş elçileriz." 17. "Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir." 18. Dediler "Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık/biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır." 19. Dediler "Uğursuzluk kuşunuz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa, aşırılığa sapmış bir topluluksunuz." 20. Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi "Ey topluluk, bu elçilere uyun!" 21. "Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar." 22. "Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecekmişim ben? Ve sizler de O'na döndürüleceksiniz." 23. "O'ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar." 24. "Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim." 25. "Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!" 26. "Gir cennete!" denildi. Dedi "Kavmim bir bilebilseydi? 27. Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram edilenlerden kıldı." 28. Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik. 29. Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler. 30. Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi. 31. Görmediler mi, kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar artık bir daha bunlara dönmeyecekler. 32. Ancak herkes toplandığında, onlar da huzurumuzda hazır bulundurulacaklar. 33. Ölü toprak onlar için bir mucizedir. Onu dirilttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorlar. 34. Onda hurmalardan, üzümlerden bahçeler oluşturduk, ondan pınarlar fışkırttık; 35. Ki onun ürününden ve ellerinin yapıp ettiğinden yesinler. Hâlâ şükretmiyorlar mı? 36. Şanı yücedir o Allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır. 37. Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler. 38. Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu. 39. Ay'a gelince, biz onun için de bir takım durak noktaları/birtakım evreler belirledik. Nihayet o, eski hurma sapının eğrilmişi gibi geri döner. 40. Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 41. Zürriyetlerini o dopdolu gemilerde taşımamız da onlar için bir ayettir. 42. Onlar için gemilere benzer, binecekleri başka şeyler de yarattık. 43. Eğer dilersek onları boğarız. Bu durumda ne kendileri için feryat eden olur ne de kurtarılırlar. 44. Ancak bizden bir rahmet olarak bir süreye kadar daha nimetlensinler diye kurtarılırlar. 45. Onlara, "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet edilebilsin!" denildiğinde, hiç aldırmazlar. 46. Çünkü Rablerinin ayetlerinden kendilerine bir ayet gelince, ondan mutlaka yüz çevirmişlerdir. 47. Onlara, "Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!" dendiğinde, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler "Allah'ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu." 48. Bir de şöyle derler "Eğer doğru sözlüler iseniz, bu tehdit ne zaman?" 49. Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir. 50. O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler. 51. Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar. 52. Şöyle diyecekler "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler." 53. Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır. 54. O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız. 55. O gün cennet halkı bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır. 56. Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır. 57. Orada kendileri için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak. 58. Rahîm Rab'den bir de sözlü selam! 59. Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın! 60. Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi? 61. "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi? 62. Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz? 63. Alın size, tehdit edildiğiniz cehennem! 64. İnkâr edip durmanız yüzünden dalın oraya bugün! 65. O gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Bize elleri konuşacak, ayakları da kazanmış olduklarına tanıklık edecek. 66. Dilesek, gözlerini siler, onları elbette kör ederiz. O zaman yola koyulmak isterler ama nasıl görecekler? 67. Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler. 68. Kimi uzun ömürlü kılarsak, onu yaratılışta gerisin geri çeviririz. Hâlâ akıllarını işletmiyorlar mı? 69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değildir; 70. Diri olanı uyarsın ve gerçeği örten nankörler/inkârcılar aleyhine söz hak olsun diye indirilmiştir. 71. Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için nice hayvanlar yarattık da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar. 72. O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar. 73. O hayvanlarda bunlar için birçok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı? 74. Kendilerine yardım edilir ümidiyle Allah'tan başka ilahlar edindiler. 75. Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine, bunlar, o ilahlara hizmet eden ordular durumundadır. 76. Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onların sır olarak tuttuklarını da açıkladıklarını da biliyoruz. 77. Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o. 78. Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor "Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?" 79. De ki "Onlara hayata verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışları/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir." 80. O size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz. 81. Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur. 82. O, bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir "Ol!" Artık o, oluverir.
55-RAHMÂN 65. Ayet فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibântukezzibâni. Bayraktar Bayraklı 64-67 Onlar koyu yeşil iki cennettir. Şimdi, Rabbinizin ahiret nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz? İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır. Şimdi, Rabbinizin ahiret nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz? Edip Yüksel Efendinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? Erhan Aktaş O halde siz ikiniz, Rabb’inizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? Muhammed Esed O halde, hangi nimet ve kudretini inkar edebilirsiniz Rabbinizin? Mustafa İslamoğlu o halde Rabbinizin hangi nimetini inkar edebilirsiniz? Süleyman Ateş Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? Süleymaniye Vakfı Ey insanlar ve cinler Bu durumda Rabbinizin hangi nimeti karşısında yalan söyleyebilirsiniz? Yaşar Nuri Öztürk Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
yaşar nuri öztürk rahman suresi